Avrupa’nın çöküşü mü?

Share

Brezilya, Şili , Kolombiya , Uruguay ,Hollanda, Meksika , Kosta Rika , Yunanistan ,Fransa, Nijerya, Almanya, Cezayir , Arjantin, İsviçre, Belçika ve ABD. Grup maçlarının ardından adını 2.tur’a yazdıran Avrupalı sayısı 6. Güney Amerika ve CONCACAF ülkelerinin başarısı göze çarpıyor. İngiltere, İtalya, Rusya, İspanya, Hırvatistan gibi ülkelerin erkenden evine dönmesi ise Avrupa  Futbolu’nun başar ı grafiğini sorgulatıyor bize.

image

Rusya, Hırvatistan ve İngiltere’nin evine erken dönmelerinin sebepleri İtalya, ve İspanya gibi son Avrupa Şampiyonası’nın finalisti olan iki takıma göre daha yüzeysel. Hırvatların Meksika karşısında oyunu kontrol edememeleri ve  Meksika’nın daha çok istemesi onları evine gönderdi. Rusya’nın ise Cezayir’e geçilmesinde Pogrebnyak, Dzagoev, Zhirkov ve Arshavin gibi temel direklerinin artık takıma olan veriminin azalmasından geçiyor. Cezayir’e karşı oynadığı maçta 23 yaş ortalamalı bir ileri uçla mücadele eden Ruslar muhtemelen 2016 Fransa’da daha hazır olacaklardır. İngiltere’nin ise Kosta Rika’ya karşı aldığı beraberlikle grubun son sırasında yer alıp evine dönmesine de Teknik Direktör Roy Hodgson’ın şu açıklamalarında yatan zihniyet yer alıyor: “ Son maçta beraberlik alıp taraftarlarımıza puan hediye etmeyi başardık.”

image

Bu açıklama sonrası İngiliz futbolu ve geleceği için Hodgson’ın ne derece tehlikeli bir şöfor olacağı ortaya çıkıyor. Aynı Hodgson, Everton ve Liverpool’la da iyi işler yapmamış ve bu iki kulübü Premier Lig’de düşme potasına kadar getirmişti vakti zamanında.

Tiki Taka nerede , Catenaccio nerede ?

image

İspanya’ya karşı çok fazla bir sempatim olmasa da yaklaşık 15 gün sonra yapacağım İspanya seyahatim ile ilgili bir çok hayalim vardı . Boğalar finale kadar yürüyecek ve kupayı alacaktı. Ben de Kibele Meydanı’ndaki  kutlamaları katılıp coşacak ve farklı bir deneyim yaşayacaktım.  Ancak Del Bosque’nin sezonu daha iyi geçiren Atletico Madrid’li oyuncular yerine sezonu kupasız kapatan Barcelona’dan , formsuz ve moralsiz isimlere bel bağlaması, takımın son 3 turnuvadaki ve son 6 yıldaki zirve noktasının ardından ulaştığı doyum hazzı İspanya’yı bu duruma getirdi. Casillas, Xavi,Pique, İniesta gibi isimlerin eskisinden çok uzak performansları, David Villa ve Diego Costa’nın yetersizliği ( U19 oyuncusu kılıklı Torres’e değinmek bile istemiyorum ) vs. İspanyolları Brezilya’da felakete sürükleyen ana etkendi bunlar.  Son 6 yıla damga vuran ve Barcelona’dan yadigar pas futbolunun da artık kendi yarı sahasında bekleyen ve alan daraltan takımlar karşısında çöküşüyle İspanyolların dünya futboluna damga vurduğu dönem de kapanmış oldu.

Her zaman destekçisi olduğum ve çocukluğumdan beri hastası olduğum İtalya ve İtalyan futbolu ise 2008 ve 2010’daki çöküşün ardından 2012’de Prandelli önderliğinde yeniden ayakta kalkmıştı. Prandelli’nin ön alanda baskıya dayalı 3-5-2’si (zaman zaman da 5-3-2’si) , kanatlardaki Giaccherini ve Maggio gibi delici isimler ve “ Başbakan” Pirlo.  Bu hamuru Euro 2012’de çok iyi mayalayan Prandelli, takımına final oynatmayı başarmıştı. Bu dünya kupasında da gelenekten gelen Catenaccio’ya getirilecek modern bir futbol anlayışıyla başarılı olabileceğini düşünmüştüm.  Çünkü artık bu takım tamamiyle Prandelli’nindi.  Maggio ve Balzaretti’nin yokluğu defans hattını  olumsuz etkilerken Giaccherini gibi bir delici kanat oyuncusunu da çok aradı İtalya. İngiltere maçında Marchisio’nun füzesi ile kilidi açmayı başardılar ancak Kosta Rika ve Uruguay maçlarında yolunu kaybetmiş ve pusulasız bir İtalya vardı sahada. Pirlo gibi bir organizatör ne kadar tecrübeli olursa olsun, o da kendisine yardımcı delici bir kanat ismini aradı hep sahada.  Torino’da gol kralı olarak Dortmund’un yolunu tutan İmmobile, Cassano ve Balotelli’nin arasında İmmobile’nin koşuları dışında hep durağandı İtalya.  Uruguay maçında ise hakem ve ‘ısırık’ nüansı da oyunun ve İtalya’nın kaderini değiştirdi tabi.  İtalya ve İspanya’nın , özellikle de İspanya’nın yen bir jenerasyon yakalaması şart görünüyor bir sonraki Dünya Kupası için.

Anıl Yazar

You may also like...