Biraz Kül, Biraz Duman, Tarifsiz Bir Acı

Share

Çocukluğumun geçtiği dünya Ankara… Çoğu kişi ‘gri ve kasvetli’ bilirdi Ankara’yı. Bundan böyle ‘kan kırmızısı ve acılı’ olarak hatırlanacak. Böyle bir acı ne Ankara’ya ne de o güzelim insanlara yakışmadı. Böyle bir acımasızlık insanoğluna yakışmadı. Sahi hala insan mıyız?

İnsan olmayı ne zaman bıraktık biz? Ne zaman Tanrı olduk? Ne zaman insanların canını almaya muktedir olduk? ‘İnsan mıyız hala?’ Bu soruyu soruyoruz kendimize dünden beri. Belki de unuturuz diye korkarak ikide bir yokluyoruz kendimizi.

Ellerimize dokunuyoruz. Buz kesmiş. Ellerimiz öylesine kucağımızda duruyor çaresizce. Parmağımızı kıpırdatmaya mecalimiz yok. Canımız acıyor. Yara alıyoruz. Ölüyoruz. Yardım edin, insanlık ölüyor. Kurtaramıyoruz…

Her zaman en renkli, en güzel anılarımın yer aldığı o güzel dünya, o çocukluğumun Ankara’sı şimdi korkuyla, çığlıkla ve katıksız bir acıyla yanıyor. İçimiz cayır cayır yanıyor. İnsanlık alev alev yanıyor.

Geriye kalan, şairin dediği gibi, ‘biraz kül, biraz duman’…

Ve tarifsiz bir acı…

Fotoğraf: Defne Karadeniz

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...