Dürüstlük ile kabalığı karıştırdığımız gibi dobralık ile ukalalığı da karıştırıyoruz. Her şeyi biz biliyoruz, tüm doğruları biz görüyoruz ve ‘pat’ diye de söylüyoruz. Oysaki nezaket kuralları diye bir şey vardı. Bilmem hatırlar mısınız?
Nazik ve görgülü olmak yazılı olmayan bir kuraldı. Bu kuralların kimi aileden alınırdı, kimi de kişinin kendisini geliştirmesi ile doğru orantılıydı. Dost acı söyler derlerdi ya hani; lafın özü acı söylemek ama acıtmadan söylemekti. Şakayla karışık karşınızdaki insanı küçük düşürmek düpedüz gaddarlıktı.
Bütün bunlar ‘-di’li geçmiş zamanda kaldı. Günümüzde ne yazık ki etrafımız böyle gaddar insanlarla dolu.
Kendilerini pek dürüst, pek prensipli zannetseler de aslında hiçbir şeyi yoktan var edemeyeceklerini bilmemeleri, bu hayatta düştükleri en büyük hata.
İçinizdeki kabalığı dürüstlükle karıştırmayın. Eğer ki günün birinde insanlara hakaret etmeden düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz; işte o gün gerçekten dürüst bir insan olursunuz.
Yani kısacası, Pollyanna olmanıza gerek olmadan da iyi kalpli ve nazik olabilirsiniz. Yeter ki isteyin…