Serinletici Sinema Kulübü: Miss Potter

Share

Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde bazı kişilere göre kadınlar bir çiçekmiş, kenara (muhtemelen mutfağa) çekilerek güzelliklerini sergilemeliymişler; meydanı erkeklere bırakmalıymışlar… Kimilerine göre de kadınlar nazik oldukları kadar güçlü ve bir o kadar da zekiymişler; dünyada hiçbir zorluk karşılarında duramazmış.

Biz, kadınların güzel bir çiçekten fazlası olduğuna inananlardanız. Beyler lütfen biraz kenara çekilin, Serinletici Sinema Kulübü’nde bu kez kadınlar başrolde! Haftanın filmi-daha doğrusu başrolü Miss Potter-bizlere, kadınların yaratıcı ve de cesur birer çiçek(!) olabileceğini gösterecek.

‘Hayali’ arkadaşlar, ‘hayalsi’ hikayeler…
Çocukluğundan beri, nereye gitse hayalgücünü yanında götürürdü Beatrix. Hiçbir zaman yalnız olmaktan şikayet etmemişti. Aklında fazladan hikayeler; hayalinde bambaşka kahramanlar biriktirmeyi huy edinmişti kendine. Bu tam da Beatrix’e göre bir davranıştı. Annesinin tek umudu, Beatrix’in büyüyünce değişmesi ve zarif bir hanımefendiye dönüşmesiydi.

Muhteşem çizimler
Zaman akıp gitmişti, Beatrix’in annesinin dileği bir türlü gerçekleşmemişti. Yıllar geçmişti ama Beatrix’in hayal dünyası zamana yenilmemişti. Hayalgücü ve çizim yeteneği birleşince ortaya muhteşem eserler çıkmaya başlamıştı. Beatrix’in kahramanları duvarları, kağıtları süslemeye başlamıştı. Hatta dikkatlice bakan biri, onların ortalıkta koşturduğunu bile görebilirdi.

‘Kitap yazmalıyım’
Gelin görün ki 1900’lü yıllarda kadınlar birer ‘süs eşyasıydı’. Ama evde nakış işlemek, piyano çalmak ya da yakışıklı beyefendilere kur yapmak Beatrix’e göre değildi. Onun hayalleri vardı, çizimleri vardı, boyaları ve kahramanları vardı. Zamanla hem Beatrix hem de hayalleri büyümüştü. Beatrix, çizimlerinin ve yaratıcı hikayelerinin herkese ulaşmasını istiyordu. Kitap yazma fikrine daha fazla karşı koyamadı. Resimlerini kaptığı gibi soluğu yayınevinde aldı.

İmkansızı başarmak…
Çok şaşıracaksınız ama yayınevinin sahibi ‘erkeklerdi’. Bir kadının kitap yazma fikrine şiddetle karşı çıkmışlardı. Eşi benzeri görülmemiş bir fikirdi; ama neticede imkansız da değildi. Evde kalmış bir kız kurusu olmasına karşın hayal dünyasında oldukça popülerdi Beatrix. En yakın arkadaşı Tavşan Peter ile unutulmayacak maceralara çıkmışlardı. Belki de artık Beatrix’in kendini göstermesinin zamanı gelmişti.

Norman Warne sahneye çıkar…
Beatrix çok sıkılmıştı. Sırf kadın olduğu için ciddiye alınmadığını biliyordu. Yeteneği ve hayalgücü ‘kadın’ olmasına göre yargılanıyordu. Beatrix bu sinir bozucu düşüncelerle uğraşırken, Mr. Warne da yayınevinde Beatrix’in çizimlerini inceliyordu. Mr. Warne, bu muhteşem yeteneğe hayran olmuştu. Bu karakterleri çocukların masal dünyasına kazandırmak istiyordu.

Beatrix’in yeteneğine olan hayranlığı, onu görünce bambaşka bir boyut kazanmıştı.

Beatrix’e gelince…
Beatrix, kendisi gibi birini bulamayacağını düşündüğünden yıllar yılı hayal dünyasında yaşamıştı; ama artık Norman vardı. Onu gördüğü andan itibaren kalbi delicesine çarpıyordu. Evet, Norman aradığı kişiydi… Ne yazık ki kader ağlarını örmeye fazlaca meraklıydı.

Bir kadın olmaktan daha zor bir şey varsa o da sınıf ayrılıklarıydı. Beatrix gibi bir asilzadenin, Norman Warne gibi bir tüccarla ne işi olabilirdi ki? Ama olmuştu işte ve Beatrix kalbinin sesini dinlemeye kararlıydı.

Sonsuza kadar beklemek…
Ailesini ezip geçmek istemeyen Beatrix, Norman ile kuracakları geleceklerini yaz tatili sonrasına kadar ertelemeye karar vermişti. Beatrix gibi cesur ve sabırsız bir kadın için hayattaki en zor şeydir ‘beklemek’. Ama tüm dünyaya Norman’dan vazgeçmeyeceğini kanıtlamak istemişti.

Beatrix nereden bilecekti ki Norman’ı kaybedeceğini? Hayat bu kadar acımasız olabilir miydi? Her büyük aşkın temeli kaybetmek miydi? Öyleyse Beatrix de Norman’ı kaybetmişti. Hem de sonsuza kadar… Bundan sonra hayatı, Norman ile yaşayacakları o güzel günlerin özlemiyle geçecekti…

Günler, haftalar, aylar ve yıllar geçti… Zaman geçtikçe Beatrix yaralarını sarmaya başladı. Norman’ı hiç unutmadı belki ama bir kenara çekilip hayatın geçip gitmesine de izin vermedi. Cesur adımlar attı. Korkmadı; ne yaşamaktan ne de hayatın getirdiği acılardan…

Beatrix Potter işte böyle bir kadındı.

Kadın olmanın zorluklarını her geçen gün daha fazla hissettiğimiz şu zamanda Miss Potter gibi bir ilham kaynağıyla kutsandık Serinletici Sinema Kulübü’nde. Herkese iyi seyirler!

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...