Serinletici Sinema Kulübü: A Monster Calls

Share

Serinletici Sinema Kulübü’nde ‘cesaret’, bize ilham veren anahtar sözcüğümüz oldu ilk günden bu yana. İki saniyelik deli cesareti ile kendi kaderini baştan yazan kahramanların hikayelerine tanık olduk. Olmaya da devam edeceğiz.

Fakat bugün cesareti bir yana bırakıp korkularımızla yüzleşeceğiz. Haftanın filmi A Monster Calls (Canavarın Çağrısı) ile cesur bir çocuğun hikayesine misafir olacağız.

grZxSxm8PHL3Uudh3czqkDEt7gr

Her hikayede muhakkak bir kabus vardır.
Çocuk olmak için fazla büyük; adam olmak içinse fazla küçük biriydi Conor O’Malley. Sessiz sakin bir çocuk olmasına karşın içinde fırtınalar kopuyordu. Küçük olmasına karşın omuzlarında devasa yükler, yüreğinde ağır endişeler taşıyordu. Uzun zamandır gördüğü bir kabus vardı, gerçek olmasından delice korktuğu… Çok ama çok korktuğu…

monster-calls-1

‘Kaybetme korkusu’
Conor’ın annesi kanserdi ve onu kaybetme korkusu bu küçük ve kırılgan çocuğu mahvediyordu. Üzüldüğü şey, elinden hiçbir şey gelmemesiydi. Onun tek istediği uzun yıllar boyunca annesinin gülümseyen gözlerle kendisine bakmasıydı, boyaları birbirine karıştırarak resim yapmasıydı. Annesinin acı çekmesini istemiyordu, ama sonsuza kadar gitmesini de istemiyordu.

_MG_5971.CR2

Pamuk ipliği…
Bir gece Conor’ın umutsuz yaşamı tamamen değişti. Önce yere düşen kalemler odanın ortasında gezinmeye başladı. Sanki her şey pamuk ipliğiyle birbirine bağlıydı ve birisi uyuyan canavarın ipini çekmişti.

Saat gece yarısını yeni geçmişti ki Conor pencereden gördükleri karşısında donakaldı. Her zaman evlerinin karşısında duran bin yıllık ulu ağaç, bulunduğu topraktan koparak dev bir siluete dönüşüyordu. Conor daha ne olduğunu anlamadan uzun yolu bir çırpıda kat eden Canavar, soluğu Conor’n penceresinin önünde almıştı.

ced51ce0-d2b7-11e6-8fa5-8b11765da88f_20170106_MonsterCalls_WhatTookYouSoLong

Gece masalları.
Resmen ağaç canlanıp Conor’ın yanına gelmişti. Dahası tek amacı, hikaye anlatmaktı. Canavar ağaç, Conor’ı ilerleyen gecelerde ziyaret edecekti ve ona üç farklı hikaye anlatacaktı. Sonrasında ise Conor da ona kendi hikayesini anlatacaktı. Herkesten sakladığı kabusunu dile getirecekti. Bu Conor’ın değil, ağacın istediği bir şeydi. Conor buna ne kadar karşı çıkarsa çıksın zamanı geldiğinde bu hikaye dilinden dökülecekti.

201609_A-Monster-Calls_Un-Mosntruo-Viene-a-Verme_2016_Laura-Racero

Birinci hikaye: Bazen cadıları kurtarmak gerekir.
Ağaç, hikayesini anlattı; Conor dinledi. Daha hikaye bitmeden peşin hüküm verilmişti. Karşısındaki ağacı canavar olarak gören ön yargısı, onu yanlış değerlendirmesine sebep olmuştu. Belki de çocukluktan beri hepimize anlatılan hikayeler yalanla dolanla doluydu. Bazen iyi kalpli prens katil ve kötü kraliçe de masum biri olabiliyordu. Hayat ve hikayeler, insanlara bambaşka şeyler öğretebiliyordu… Yeni bir şey öğrendi Conor: Bazen ise cadıları kurtarmak iyidir.

MV5BMTkxMTgwMjQzM15BMl5BanBnXkFtZTgwODU3ODc4MDI@._V1_SX1777_CR0,0,1777,742_AL_

İkinci hikaye: İnandığın her şeyi bırakabilir misin?
Bazen hayatta önemli sınavlara tabii tutuluruz, doğru ve kolay olan arasında seçim yapmamız gerekir. İşte bu da bizim karakterimizi gösterir. Tıpkı ikinci hikayenin kahramanı, imanı olmayan din adamı gibi… Din adamı, korkuları ve kaderiyle yüzleşmektense hayatındaki bütün değerlerden vazgeçti. Ve tahmin edin sonunda ne oldu? Elinde bir avuç toprak dışında hiçbir şey kalmadı.

Bir şey daha öğrendi Conor: İnanmak iyileşmenin yarısıydı. Keşke din adamı biraz daha inançlı biri olsaydı…

A-Monster-Calls-Fantasy-movie

Üçüncü hikaye: Yalnızlık mı?
Conor, ağacın anlattığı hikayeyi dinledi. Zannetti ki ağaç annesini kurtarmasına yardım edecekti. Ama yanılmıştı. Hikaye, evvel zaman içinde yaşayan görünmez bir adam ile ilgiliydi. Artık görmezden gelinmekten bıkmış usanmıştı. Herkesin onu görmesini sağladı, ve hayatı boyunca hiç olmadığı kadar yalnız kaldı.

Conor, bilge ağaçtan önemli olanın etrafının kalabalıkla değil,doğru kişilerle çevrili olması gerektiğini anlamıştı.

a-monster-calls-feature

Ben seni iyileştirmeye geldim.
Conor, ağacın iyileştirme gücü olduğunu biliyordu; ama annesi bir türlü iyileşmiyordu. Conor’ın anlamadığı şey şuydu: Aslında ağaç, Conor’ı iyileştirmek için gelmişti, annesini değil…

AMC_51_27thFeb_okraw

Sıra geldi Conor’ın hikayesine…
Conor, başına gelecekleri biliyordu en başından ama kabusunu anlatmak istemiyordu. En kötü gerçeklikle yüzleşmektense hayattan bile vazgeçmeyi yeğliyordu. Sanki yüksek sesle anlatınca her şey gerçek olacaktı ve geriye bu kabus dışında hiçbir şey kalmayacaktı. Ama anlatmalıydı, kurtulmalıydı, bitmeliydi.

Bu hikaye bitmeliydi, hem de bir çocuğun annesine sıkıca sarılmasıyla. Onu çok sevmesiyle, çok ama çok sevmesiyle…

Ve hikaye aynen böyle bitti. Çok severek ve çokça gözyaşı dökerek…

_MG_4431.CR2

Hem Conor’dan hem de canavar olmayı başaramayan bilge ağaçtan çok güzel şeyler öğrendik:

Unutmayın; bir prens hem bir katil olup hem de insanlar tarafından sevilebilir.
Bir lokman hekim kötü kalpli olabilir; ama her şeyi doğru düşünebilir.
Görünmez adam kendini görünür yaparak daha yalnız hissedebilir.

Çünkü insanlar karmaşık yaratıklardır.

1467073489_focusfeatures_amonstercalls_felicityjones_sigourneyweaver_1-1194x796

İyi seyirler…

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...