Yaşımız ilerledikçe sosyal çevremiz daralıyor mu?

Share

Son zamanlarda sadece çok yakın gördüğünüz kişilerle görüşmeyi mi tercih ediyorsunuz? Uzun zamandır görüşme planı yaptığınız halde bir türlü bir araya gelemediğiniz (belki de gelmeye üşendiğiniz) arkadaşlarınızın sayısı arttı mı? O zaman ya farkında olmadan ya da bilerek arkadaş sayınızı azaltıyor olabilirsiniz.

30’lu yaşların getirdiği olgunluktan mıdır yoksa kendimize verdiğimiz değerin artmasından mı, bir de bakmışız ki, etrafımızda sadece çok yakın arkadaşlarımız kalmış. Bir zamanlar etrafımızda yüzlerce kişiyle partiden partiye sekerken artık dostlarımızla sakin akşam yemeğinden büyük keyif almaya başlamışız.

Arkadaş Detoksu
Sosyal çevrenin daralmasının en büyük ve önemli adımı tam da burası işte. Sevgililerimizden ayrılıyoruz, sebepsiz yere birdenbire bir akrabamızla konuşmamaya başlayabiliyoruz ama hayatımızda kaç defa arkadaşımızla ilişkimizi kesiyoruz? Size zarar verdiğine inandığınız, arkadaşlık olarak size hiçbir faydası olmayan, bir zamanlar dost dediğiniz kişiyle ilişkiyi kesmek de o kadar zor gelmiyor belki de zamanla.

Belli yaştan sonra bizi sadece mutlu eden insanların etrafımızda olmasını istiyoruz. İnsanları daha iyi tanıdığımıza ve daha iyi analiz ettiğimize inanıyoruz. Ve birinin ilişkimizde çıkarı olduğuna inandığımızda oradan uzaklaşmayı hakkımız görüyoruz. Şimdiye kadar yaşadığınız doğum günlerini düşünün. Daha birkaç sene önce doğum gününüzde yanınızda olan kaç kişi hâlâ yanınızda? Aralarından kaçı bu yılki doğum gününüzde sizinle?

Taviz Vermiyoruz
Sabrın azalmasıyla birlikte taviz verme oranımız da düşüyor haliyle. İş çevremiz her geçen gün artıyor, gittiğimiz her toplantıda, her davette yeni birileriyle tanışıyoruz. Sonradan tanıdığımız kişiler, bazen yıllardır tanıdıklarımızdan daha değerli hale gelebiliyor.

Ama bu, birisini hayatımıza dahil ederken temkinli davrandığımız gerçeğinin önüne geçemiyor. Yeni tanıdığımız birinin ters hareketini ya da hoşumuza gitmeyen tarzda konuştuğunu gördüğümüzde çok uzatmamayı, taviz vermemeyi tercih ediyoruz. O saatten sonra hayatımızdaki kişilerin bir eksik ya da bir fazla olması fark etmiyor. “Benim arkadaşlarım bana yetiyor” cümlesini siz de sıklıkla kurmuyor musunuz?

tumblr_ofegb6EHi11udqbqpo1_1280

Mecburi Arkadaşlıklar
Her gün bulunduğumuz ofisteki iş arkadaşlarımızı seçemiyoruz belki ama samimiyet derecemizi kendimiz ayarlayabiliyoruz tabii ki. Herkes birbiriyle aşırı samimi olsa da, o gruba dahil olmak istemeyebiliyoruz. Ama bazen seçicilikle birlikte yüzeysellik de geliyor.

Kimseyle konuşmadan da olmayacağından, yüzeysel arkadaşlıklar doğuyor. Sadece belli çıkarlara dayanan, günün sonunda yanımızda götürmek istemeyeceğimiz tarzda arkadaşlıklar doğuyor. Yine orada da bir çeşit rahatlık var aslında. Çünkü o kişilerin doğum günlerine, evlerinde verdikleri davetlere gitmemek konusunda kendimizi mecbur hissetmiyoruz.

Doğum günlerini, özel günlerini tabii ki kutluyoruz ama kutladıktan sonra fazla kalabalık yapmadan aradan çekilebiliyoruz. Karşılıklı hiçbir beklentinin olmadığı ilişkilerin artışı da olgunluk dönemimizle birlikte gerçekleşiyor belki de.

Seçicilik
İşte tam da burada seçicilik devreye giriyor. Hayatımızda dahil ettiğimiz kişileri seçerken çok daha özenli davranıyoruz. Bir zamanlar delice aşık olduğunuz erkeğe yıllar sonra bakıp “Ben onunla nasıl çıktım” dediğiniz olmadı mı hiç?

Yıllar içinde nasıl erkek arkadaş tercihlerimiz değişiyorsa, yanımızda istediğimiz arkadaşlarımız konusunda da daha seçici davranmaya başlıyoruz. Seçtiğimiz kişiler, sadece ortaokuldaki en yakın arkadaşlarımız olsa da bu bize yetiyor da artıyor bile.

Ailenin Önemi
Ergenlik döneminde ve biraz da sonrasında birlikte vakit geçirmekten çok da hoşlanmadığımız ailemiz, yıllar içinde çok daha önemli hale geliyor. Çünkü yaş almakla birlikte ailenin önemini daha iyi kavrıyoruz. Kabul etmek istemesek de annemiz ve babamız yaşlanıyor, hatta bazı hastalıklar geçirip, bazı badireler atlatabiliyor. Öyle zamanlarda yanımızda sadece gerçek dostlarımız oluyor.

Hatta öyle hale geliyoruz ki, aile içi yaşanılan sıkıntıdan sadece yakın arkadaşlarımız dışında kimseye bahsetmiyoruz. Zamanında çok da birlikte olmak istemediğimiz ailemizle bir de bakmışız ki, hayatımızın büyük kısmını paylaşmaya başlamışız.

Pazar günü barbekü partisine gitmektense ailemizle zaman geçirmeyi tercih etmişiz. Son olarak kendimden örnek vermem gerekirse, eskisine kıyasla “Onunla görüşeceğime ailemle olurum daha iyi” dediğim çok fazla durum yaşıyorum. Seçim sizin…

Cosmopolitan

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...