Game of Thrones 7. Sezon Finalinin Ayrıntıları

Share

Game of Thrones beklentilerimizi fazlasıyla karşılayan nefes kesici bir final yaptı. Yaklaşık 80 dakika uzunluğundaki bölümü detaylı bir şekilde konuşmanınsa tam sırası.

UYARI!
Devam etmeden önce uyaralım; haberimizin bundan sonraki kısmı Game of Thrones’un yedinci sezon finalina dair spoiler içermektedir. Okuyacağınız detaylar izleme keyifinizi kaçırabilir.

Geçmişteki Game of Thrones yazılarımızda da belirttiğimiz gibi yedinci sezon bizi yanıltmadı. İnsanların kendi arasındaki savaşa odaklanan yedinci sezon, finalde artık ölüler ve insanlar arasındaki savaşın başlangıcını da verdi. Ancak gelin aralarda olan olaylar yeni sezon için neleri işaret ediyor bir konuşalım.

Ejderha Çukuru’nda buluşma

Sezon finalinde etkileyici pek çok şey oldu ancak Cersei Lannister’a hayat veren Lena Headey’in performansı pek çok oyuncuyu geride bıraktı desek yeridir. Tüm düşmanların bir arada toplandığı Ejderha Çukuru’na en son teşrif ettiğini sanan Cersei’nin Daenerys’i huzursuzca beklediği sahneden tutun da Ak Gezenler’in zombilerinden biriyle karşılaştığı sahneye kadar Headey oyunculuğunu konuşturdu. Hemen hiçbir şeyden korkmayan Cersei’nin ona doğru koşan zombiye karşı korkusu yüzüne yansımışken, inatçılığından ise zerre bir şey kaybetmediği ortada.

Cersei’nin planlarından bahsetmeden önce birinci sezona geri dönelim. Ned Stark, Cersei ve Jaime Lannister arasındaki ilişkiyi öğrendiğinde Cersei Lannister, Ned Stark’a çok net bir cümle kurdu: “Taht oyunlarında ya kazanırsın ya da ölürsün.” Yedi sezondur Cersei’nin en iyi bildiği şeyin taht oyunları olduğunu söylesek yanılmış olmayız. Ancak Cersei şu zamana kadar aldığı tüm kararları nefes alan insanlar için yapıyordu. Karşısındaki tehlike ise nefes almıyor ve her adımda biraz daha büyüyor.


Üç çocuğunu da kaybeden Cersei Lannister, büyük savaşta yer almayı kabul etmek için önce Jon Snow’dan kendisine yemin etmesini ve ilerleyen savaşta taraf tutmamasını istedi. Ancak Ned Stark’ın büyüttüğü Jon Snow en az Ned kadar onurlu bir adam olduğu için ne geri adım attı ne de yalan söyledi. Hal böyle olunca sinirden kuduran Cersei önce tüm anlaşmayı iptal etti. Ancak Tyrion’la buluşması işleri değiştirdi.

Tyrion ile konuşmasının detaylarından emin değiliz ancak Cersei’nin bu fırsatı biraz sakinleşmek için kullandığı kesin. Cersei’nin hamile olduğunu fark eden Tyrion, ablasını ikna etmek için Lannister’ların geleceğinden dem vurmuş olmalı diye düşünüyoruz. Ancak bu konuşmayı fırsata çeviren Cersei daha önce de yazdığımız gibi başka planların peşindeydi. Euron’u Essos’a yollayan Cersei elbette Jon ve Daenerys’e yalan söyledi. Cersei ve Tyrion konuşmasının gösterilmemesi ise izleyicilerin aklında dev soru işaretleri oluşturdu. Tyrion Lannister ablasının hamile olduğunu öğrenince Daenerys’e sırt çevirmiş olabilir mi? Popüler düşünceler arasında hızla giren bu fikre şimdilik pek sıcak bakmıyoruz. Zira Tyrion Lannister Cersei hamileyken onun ölmesini elbette istemez, ancak Cersei Lannister’ın yedi krallığı yönetmesini de istemez.

Bu hararetli buluşmanın esas tartışılması gereken noktası ise Jaime Lannister’ın sonunda aydınlanmış olması. Cersei Jaime’ye esas planından bahsettiğinde Jaime “artık pes!” diyor. Cersei’nin burada tüm gördüğü şeylere karşı gerçek tehlikeyi anlamadığı aşikar. Tabii yüz binlerce ölüyü görse belki böyle düşünmezdi. Cersei düşmanlarının birbirleri arasında savaşarak birbirlerini öldürmesini ve güçsüzleşmesini umuyor. Ancak her bir ölen canlı yakılmadığı takdirde Ak Gezenler ordusuna katıldığı düşünecek olursak belki de Jon Snow ve Tyrion Lannister, Cersei’ye daha detaylı bir sunum hazırlamalıydı…


Hamileliğini sonuna kadar kullanan Cersei Lannister asıl planı Jaime’ye açıklayınca ise ipler koptu elbette. Jaime, eli kesildiğinden beri inanılmaz bir olgunlaşma sürecine girdi. Nitekim son olaylarla beraber Jaime’nin aldığı karar deneyimleriyle şekillenmiş. Onlara hiçbir şey olmayacağına inanan Cersei, Jaime’yi ona ihanet ettiği takdirde öldürmekle tehdit etti. Ejderhalarla savaş alanında çarpışan Jaime’nin ise gelecek tehlike karşısında Cersei ile aynı fikirde olmamasının yanı sıra böylesine bir kontrol ve tehdit arzusu ipleri kopardı. Jaime Lannister 7 sezonun sonunda Cersei’nin nasıl biri olduğunu anladı.

Jaime, Kral Topraklarını terk ederek Kuzey’e doğru yola çıktı. Ancak Cersei’nin Jaime’yi öldürmemesinin esas sebebi gerçekten onu sevmesi mi yoksa başka planlar peşinde olması mı merak konusu. Ancak Jaime’nin taraf değiştirmiş olması gidişatı farklılaştırıyor. Bunu da hemen Cersei’nin kehanetine dönerek açıklayalım. Cersei’ye yapılmış kehanete göre tüm çocuklarını kaybettikten sonra, hüznü içinde boğulan Cersei küçük kardeşi tarafından boğularak öldürülecek. Jaime’nin gözlerinin açılmasıyla Cersei’nin önümüzdeki sezon onun tarafından öldürülecek olması olası gibi görünüyor. “Hüznünde boğulma kısmı nasıl olacak?” derseniz de onun için de bir fikrimiz var. Şu an Cersei’yi ayakta tutan en büyük şey hamileliği. Lannister soyunun devamı Cersei’nin doğuracağı çocuğa bağlı. Kehanette Cersei’nin sadece 3 çocuğa sahip olacağı söylendiği için karakterin düşük yapması ve büyük bir üzüntüye kapılmasını bekliyoruz. Jaime’yle yollarının nasıl kesişeceği ise muamma. Tabii tüm buları Cersei’nin hamilelik iddiası üzerine yazıyoruz. Jaime ve Tyrion’ı manipüle etmek için ortaya attığı bir yalan da olabilir bu hamilelik olayı.

Madalyonun diğer yüzü

7 sezondur tüm bu olayların çıkış noktasının Lyanna Stark olduğu anlatılıp duruldu. Robert’la evlenmesi kararlaştırılan Lyanna Stark’ın Rhaegar Targaryen tarafından kaçırılmasıyla başlayan savaşta Robert Baratheon, Tywin Lannister’ın kral muhafızı olan oğlu Jaime Lannister’ın da yardımıyla tahta oturdu. Ancak Lyanna’yı kaybetmişti. Robert’ın büyük bir aşka bağlandığı Lyanna ölümüne kadar bir hayalet gibi Robert’ın yanında kalmış, sevdiği kadını Targaryen’lerden kurtaramamanın ızdırabını Robert bir ömür yaşamıştı. Ancak bu bölüm işlerin Robert’ın sandığı olmadığı anlaşıldı.

Geçtiğimiz bölümde Rhaegar’ın Lyanna ile gizlice evlendiği açıklanmıştı. Bu bölüm buna bizzat şahit olduk. Ama önce biraz Bran’dan ve ne kadar garip bir insan olduğundan bahsedelim. Bran ve Sam’in buluşması dizide yüz gülümseten anlardandı. Bran artık robottan hallice olduğu için Sam’in tepkileri ışığında konuşmalar daha eğlenceli oluyor. Jon’un Daenerys’le döndüğünü müjdeleyen Bran, “Siz anlamazsınız, Jon’a bir şey söylemem lazım” diye kardeşlerine bile söylemediği sırrı Sam’e öylesine bir şeymiş gibi söyledi. Ancak asıl bomba Bran’ın “Jon’un bilmesi lazım. O bir Snow değil Sand” demesiydi. “Bran olayın Targaryen kısmına değil yanlış soyad kullanımı kısmına mı takılmış yani?” demeden edemedik. Aslında onun kanında Targaryen kanı dolaşıyor diyeceğine “Jon bir Snow değil Sand” deyiverdi. Allahtan pek bir heyecanlı olan Sam işin aslını anlattı da gözlerimizle görme şerefine eriştik.


Bran’ın hemen geçmişe giderek teyit ettiği bilgi ışığında ortada öyle bir kaçırma ya da tecavüz vakası olmadığını görüyoruz. Rhaegar’ı güzelliği ve özellikleriyle etkileyen Lyanna da yakışıklılığıyla dillere destan Rhaegar’a aşıkmış meğer. Lyanna uğruna evliliğini bitiren Rhaegar, gizli bir nikahla Stark kızıyla evleniyor. Bran’ın özelliklerine rağmen büyük resmi görememesini ayakta alkışlıyoruz. Hayır insan en azından bu savaşın çıkışına sebep olan olayın başına kadar gider…

Sam’in bir kez daha günü kurtarmasıyla geçtiğimiz hafta yazdığımız olay da açıklığa kavuşmuş oldu. Jon Snow’un asıl ismi Aegon Targaryen olarak açıklandı. Jon artık tahtın resmi olarak öncelikli varisi ve Daenerys’in de öz yeğeni oluyor. Targaryen soyunun bitmemiş olması bir yana Jon ve Daenerys Kış Yarı’na döndüğünde ilk öğrenecekleri haber de bu olacak. Tabii Bran’ın saçma bir açıklama ile söze başlamayacağını varsayarsak.

Öte yandan Kuzeyli Lord’ların bu habere nasıl tepki vereceklerini kestirmek güç. Jon Snow’u Ned Stark’ın gayrimeşru oğlu olarak bilen Lord’lar, Kuzey’in Kralı diye bir Targaryen’i seçtiklerini öğrenince işler karışabilir. Ancak üstlerine doğru koşan bir ölüler ordusu ışığında bu detayı önemsemeyebilirler. Bu noktada dizi finalinde Jon ve Daenerys’in birlikte olması da Azor Ahai teorilerini iyiden iyiye alevlendirdi.

Geç gelen adalet

Sezon boyunca içimizi şişiren Stark ailesinden ise beklediğimiz sahne sonunda geldi. Ancak bu sahnenin tamamen izleyiciyi mutlu etmek için hazırlandığı öyle belliydi ki, bir yandan sonuçtan tatmin olsak da ağzımızda kötü bir tat kaldı. Serçeparmak’ın manipülasyonları kendi başına patladı ve Stark kardeşler birbirlerine kenetlenip güvenerek oyuna gelmedi. İzleyiciyi bu sahneyle şaşırtmayı başaran senaryo ekibi eminiz ki istediği tepkiyi de aldı. Bölümün en tatmin edici ve keyifli sahnelerinden biriydi zira. Ve Serçeparmak’ın öldüğünü görmek için bu kadar beklemişken senaristlerin izleyiciyi kandırmak için başvurduğu klasik senaryo yazım tekniklerini görmezden gelebiliriz evet.

Bran’ın güçlerini adam gibi kullandığını gördüğümüz nadir sahnelerden olan bu sahne gayet temiz bir şekilde işlenmiş. Keyifli keyifli kenarda gülen Serçeparmak birden odak noktasına gelince lafı çok uzatmadan idam edilmesi çok yerinde bir karar olmuş diyebiliriz. Stark kardeşlerin birlikte çalışması ve birbirlerine bağlı olması da yine akıllıca bir hamle. Öte yandan dizide Sansa’nın da söylediği gibi “yavaş öğrenen” biri olsa da manipülasyonlara kanmayıp sonda böyle bir hamlede bulunması gerçekten memnun edici bir gelişmeydi. Zira Sansa izleyici gözünde artık tehlikeli bir bölgeye doğru ilerliyordu.


Theon Greyjoy’un sahneleri ise sezon finalinde en çok sıkıldığımız anlardı. Theon’u affeden Jon, onun Yara’yı kurtarma isteğine de saygı gösterdi. Kral Toprakları’nda kalan Theon’un Cersei’nin zindanlarından nasıl adam kaçıracağını merakla bekliyoruz.

Dizinin en büyük soru işareti ise Daenerys’in odasının önünde bekleyen Tyrion Lannister’dı. Jon’un odaya girmesiyle beraber gördüğümüz Tyrion’ın yüzündeki üzgün ifadeyi açıklamak çok zor. Pek çok izleyicinin Tyrion’ın hem Jon hem de Daenerys’e ihanet ederek Cersei ile iş birliği yaptığını düşündüren sahne de bu oldu. Ancak Tyrion’ın motivasyonunu şu an anlamak mümkün değil.

Duvarın sonu

Dizinin finali ise elbette hepimizi meraklara sevkeden bir başka olayla bitti. Viserion yeni binicisiyle beraber, mavi alevler kusarak duvarı yıkmayı başardı. Zaten ilk sezondan beri durumu pek de iyi olmayan duvar, adam eksikliği ve doğru düzgün tamir olmayınca iyiden iyiye harap olmuştu. Ejderha ile beraber tamamen yıkılan duvarla Ak Gezenler’in Kış Yarı’na yürüyüşü de başlamış oldu.

Yeni sezonu direkt Kış Yarı’nda açmamız da neredeyse kesinleşti. Ancak bu sezon dizideki zaman dilimini yeterince iyi işleyemedikleri için kafalarda pek çok soru işareti de kaldı. Örneğin Jon Snow yeterince ejderha camı toplayabildi mi? Bu camlar işlendi mi? Kış Yarı kendi meselelerini çözmekten bunları gösteremedi. Apar topar hepsinin Kış Yarı’na gidiyor olması yeterli mühimmat olduğunun bir işareti ancak asla emin olamıyoruz elbette. Öte yandan iki ejderha olsa da birinin Viserion’la ilgileneceği düşünülünce tek bir ejderha öylesine bir ordu için yeterli mi emin değiliz. Zira Night King’in cirit atma konusundaki yetenekleri endişe uyandırıyor. Kral Toprakları’nda ise Cersei’nin nasıl yeterli yiyecek bulacağı kocaman bir soru işareti olarak kaldı. Daenerys tüm yiyecek araçlarını yakmış onlarda ekini yok etmişti. Kışın da gelmesiyle Kral Toprakları’nda halihazırda bulunan yiyecek stoğunun ne kadar dayanacağı, kime yeteceği belirsiz. Cersei’nin parasını asker satın almak için harcayacağı açık. Öte yandan zaten yeterli erzak sağlayabilecek bir aile de kalmadı diye düşünüyoruz.

Dizinin yeni sezonu için bir yıldan da uzun bekleyeceğimiz düşünülünce, sorular ve teorilerle dolu koca bir yılla baş başayız gibi görünüyor.

Log

Tolga Erbak

Kırklareli’de doğan Tolga Erbak, ilk ve orta öğretimini aynı şehrin Lüleburgaz ilçesinde tamamladı. Eğitim yaşamına İstanbul Kültür Üniversitesi’nde işletme okuyarak devam eden Tolga, üniversite yaşamının ardından İngiltere’de dil eğitimini tamamladı. Bu süre zarfında online dergi EDergim’in genel yayın yönetmenliği, yabancı film/diziler için altyazı çevirileri ve çeşitli dergi & sitelere Formula 1 haber çevirileri yapıp köşe yazıları yazan Tolga, aynı zamanda Türkiye’de önemli yer tutan sözlük sitelerinden Limon Sözlük’ün de kurucusu. Tolga Erbak’ın 2010 yılında başladığı ilk romanı Gidecek Var, yaklaşık 1,5 yılda tamamlandı ve 2012′nin Aralık ayında, Cinius Yayınları’ndan çıktı. 2015 yılında Beykent Üniversitesi İşletme Yönetimi (MBA) bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Tolga, yine 2015’te, internet kullanıcılarının değişen beklentileri çerçevesinde Limon Sözlük’ü yeniden konumlandırarak aktüel haber-eğlence sitesi Serinletici'nin kurulmasına öncülük etti ve halen Serinletici genel yayın yönetmenliği konumunda yer alıyor.

You may also like...