Serinletici Sinema Kulübü: Fried Green Tomatoes

Share

Bazen hikayenin içinden bir başka hikaye size göz kırpar. Gözlerinden uyku akan bir çocuğun heyecanıyla uyumayı reddeder ve hikayeyi dinlemeye devam edersiniz.

Serinletici Sinema Kulübü’nde bu pazartesi akşamında, işte böylesine sürükleyici bir hikaye sarıp sarmalıyor bizleri. Haftanın filmi Fried Green Tomatoes, hayatınızda iz bırakacak…

Peki ama ne yapmalıydı?
Evelyn, her gün güzelce giyinip lezzetli yemekler yapıyor ve heyecanla kocasının işten gelmesini bekliyordu. Aslında beklediği, kocasının onu fark etmesiydi. Ama olmuyordu, olmuyordu. Ne yazık ki kocası Ed’in akşam rutini, masadaki güzel yemekleri televizyon karşısında maç izlerken yemekti. Evelyn, hayatının bir çıkmazda olduğunu hissediyordu. Bir şeyler eksikti muhakkak, ama nasıl harekete geçecekti?

Hayatın mucizesi…
Evelyn hayatının mucizesiyle bir huzurevinde tanıştı. Ed’in teyzesini ziyarete gittikleri huzurevinde karşılaştığı Ninny’nin onun hayatının kalbine dokunacağını nereden bilebilirdi ki? Yalnızca gevezelik eden yaşlı bir kadın olduğunu düşündüğü Ninny’nin anlattığı hikayeler, Evelyn’in yaşamını değiştirmişti.

Başrolde iki kadın.
Ninny yıllar öncesine dayanan hikayelerden bahsediyordu. Bu hikayelerin başrolünde iki kadın vardı. Tam anlamıyla hanımefendi olan Ruth ve asiliğiyle ön plana çıkan erkeksi Idgie. Birbirinden farklı bu iki kadını hayat bir araya getirmişti. Onların ise ayrılmaya niyeti yoktu.

Olağanüstü bir ‘bağ’
Ruth ve Idgie, zaman içinde en iyi arkadaş, kardeş, dost belki de hayat arkadaşı olmuşlardı. Aralarındaki bağ bambaşkaydı. Tüm zorluklara birlikte göğüs germeye çalışıyorlardı. Ama çok zordu. Irkçılık ve cinsiyetçiliğin ayyuka çıktığı zamanlarda onları koruyup kollayan birileri olmadan hayat mücadelesi veriyorlardı.

Dostlar ve düşmanlar…
Tam olarak yalnız sayılmazlardı aslında. Pek çok siyahi arkadaşları vardı. Bu sebeptendir ki pek çok düşman da edinmişlerdi. Birbirlerinden güç alan bu iki kadın tüm tehditlere karşı ne insan ayrımı yaptılar ne de kendi çıkarlarını gözettiler. Onların tek derdi mutlu olmaktı.

Towanda!
Ama mutluluk hem avuçlarının içinde hem de uçurumun kenarındaydı. Her şeyin yoluna girdiğini düşündükleri an, hayat gerçek yüzünü göstermekten geri kalmadı. Ruth’un gözlerinin önünde eriyip gittiğini gören Idgie, her geçen gün daha da umutsuz uyanıyordu. İçindeki o asi ‘Towanda’ ruhunun onu yavaş yavaş terk ettiğini hissediyordu.

Umutsuzluğa inat.
Idgie’nin umutsuzluğuna inat, onların hikayelerini dinleyerek içindeki gücü keşfeden Evelyn’in bu iki kadına karşı inancı tamdı. Onları hiç tanımamış, görmemişti. Ama onların gücünü kendi içinde bulmuştu.

Yaşam, işleri yoluna koymak için ilginç yollar bulur kendine.
Ninny, yalnızdı. Ona yalnızlığını unutturacak birine ihtiyacı vardı. Evelyn, kararsızdı. Birilerinin ona yol göstermesi gerekiyordu. Ruth, tam anlamıyla sessiz sakin bir hanımefendiydi. Artık çığlık atmayı öğrenmesinin zamanı gelmişti. Idgie, asiydi. Birileri onu yola getirmeliydi. Birbirlerinden farklı zamanlarda yaşayan bu güçlü kadınlar, iç içe geçmiş hikayeleriyle aradıkları cesareti birbirlerinde buldular.

Hayattaki en önemli şeyin ‘dostluk’ olduğunu unutanlara ilham verecek muhteşem bir hikaye… İyi seyirler!

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Fragman:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...