Sarılmada kritik eşik

Share

İlişkilerin en sıcak anları bir çift kol arasında yaşanır. Peki sarılmak sanıldığı kadar masum veya tehlikeli mi? Psikoloji bilimi doktoru Dr. Zafer Akıncı yazıyor.

Özellikle evlilikte mutluluk, huzur zor yakalanan duygulardır. En zor olanı da mutluluk duygusunu uzun süre devam ettirebilmek. Bu konuda çok fazla öneri ve bilimsel çalışma var. Bu çalışmalar içinde belki de en önemli ve etkili yöntemlerden birisi de sarılmaktır. Dünyanın en saygın aile terapistlerinden Prof. Dr. John Gottman ilginç bir çalışmaya imza attı. Gottman, uzun yıllar sıcak birliktelik yaşayan çiftlerin yaşamlarındaki faaliyetleri analiz ettiğinde, iyi cinsel yaşantısı olan ve birbirlerine yakın hisseden çiftlerin en sık yaptıkları etkinliğin düzenli sarılma davranışı olduğunu kanıtladı.

Bilimsel çalışmalar sarılma içerisindeki küçük dokunuşların, “afferent c” isimli tensel sinirlerin uyarılmasını sağlıyor. Afferent c sinirleri, yalnızca tüylü deride bulunuyor ve dokunma, acı ve baskıyla ilgili bilgiyi ileten sıradan sinirlerden farklı olarak doğrudan beyinle bağlantı kurarak endorfinlerin salınımını tetikliyor. Acı kontrol sisteminin bir parçası olan endorfinler, ağrı kesici etki yaratır. Aslında endorfinler morfinden (en güçlü ağrı kesici) yaklaşık 30 kat daha etkilidir. Buradan sarılmanın psikolojik ve fizyolojik acıların azaltılmasında çok etkili olduğunu söyleyebiliriz. Endorfinler aynı zamanda beynin ödül merkezlerini de çalıştırırlar. Bu sebeple ağlayan birisine sarıldığınızda ortaya çıkan rahatlama duygusu sarıldığınız kişi ile sizin aranızda duygusal bir bağ kurar.

Beyin bu rahatlamayı ödül olarak algılar ve sürekli bu ödülle ilgili otomatik beklentiye dönüşür. Bu da sarıldığınız bu kişi size yüksek düzeyli ihtiyaç hissetmeye başlar. Bunun anlamı sevgilinizi kendinize çok bağlamak istiyorsanız, desteğe ihtiyaç duyduğu doğru zamanda 20 saniyeden uzun sarılmak sizinle arasındaki duygusal bağı çok yüksek oranda artırıyor. Hatta Japonya’da sarılma desteği bir mesleğe de dönüşmüş durumda. Japonya’da bu içerikte bazı şirketler kuruldu ve insanlara belirli ücret karşılığı sarılma hizmeti veriyorlar.

OKSİTOSİN ETKİSİ
Yalnız sarılmakla ilgili sizi bir konuda uyarmak istiyorum. Esther Perel “Mating in Captivity” kitabında sarılmanın nörofizyolojisinden bahsederken sarılmanın sevgi hormonu olarak bilinen oksitosin salgıladığını anlatıyor. Esther Perel , fazla sarılmanın oksitosini fazla uyaracağından böylelikle çiftleri birbirine duygusal fazla yakınlaştıracağından ve birbirlerine fazla alışacaklarından tutkunun zamanla körelmesine dikkat çekiyor. Bunun anlamı da şu, ne yazık ki fazla sarılmak eşlerin cinsel hayatlarını kötü etkiler. Aynı tuz gibi, eksikliği sorunlara yol açarken, fazlası da başka tür sorunlara yol açar.

Eşinize bir kerede 40 saniyeden uzun ve bir günde 4 kereden fazla sarılmayın. Bu cinsel hayatınıza zarar verebiliyor. Sarılmada kritik bir eşikten bahsetmek istiyorum. North Carolina Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, stres altındayken özellikle de kadınlarda salgılanan kortizol hormonunun en az 20 saniye süren bir sarılmadan sonra düştüğü keşfedildi. Sarılmanın bahsettiğimiz duygusal etkisi için süre en az 20 saniye olmak durumunda. Aile terapisinin kurucularından Virginia Satir’e göre, “Yaşamaya devam etmek için günde 4 kucaklaşmaya ve büyüyüp gelişebilmek için 12 kucaklaşmaya ihtiyacımız var.” Yani sevgilinizle duygusal birlikteliği ve cinselliği artırmak için eşinizi dozunda sarılmaya alıştırmanız gerekiyor.

Cosmopolitan

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...