Eyvah, yine yeniden geç kaldım!

Share

Henüz yataktan bile çıkmamışken arkadaşlarınıza ‘birazdan oradayım’ mesajı atmayı alışkanlık haline getirenlerdenseniz ‘geç kalanlar listesi’ne ilk sıradan giriş yaptınız demektir. Şimdi harekete geçme ve akıp giden dakikalara hükmetme zamanı.

Saat 08:00 ve siz hala işe gitmek üzere yollara düşmek yerine saçınızı nasıl yapacağınıza karar vermeye çalışıyorsunuz. Akşam olduğunda da işler değişmiyor ve kararlaştırdığınız yemeğe yarım saat geç kaldığınız için nasıl açıklama yapacağınızı düşünüyorsunuz. İş arkadaşlarınız, arkadaşlarınız ve aileniz arasında her zaman bir yerlere geç kalmayı başaran ‘o kız’ olabilirsiniz. 2014 yılında Yougov tarafından yapılan bir araştırmada, Y kuşağının yüzde 22’si haftada en az bir kere işe geç kaldığını itiraf etmiş.

Geç kalma alışkanlığının işyerinizde herhangi bir yaptırımı olmasa dahi bu durum, ilişkilerinizi zedeleyip stres seviyenizin yükselmesine neden olabilir. Maybe It’s You (Belki De Sorun Sizsiniz) kitabının yazarı ve yaşam koçu şirketi Hendel Group’un başkaı Lauren Hendel Zander, “İnsanların zamanla en temel sorunu sürekli bu konuda yalan söylemeleri” diyor ve geç kalma durumunda beyaz yalanlara başvurduğumuzu belirtiyor. Arkanıza yaslanın ve dört temel karakterden hangisine uyduğunuzu keşfedin.

1-Son Dakika İnsanı
“Yumurta kapıya dayandığında daha iyi performans sergiliyorum.”
Zaman zaman hepimiz kendimizi bir şeyleri ertelerken buluyoruz. Asıl sorun, bu davranışı yaşam şekli haline getirmekte. DePaul Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Doktor Joseph Ferrari, bir işi daha iyi yapmak amacıyla ertelemekle savsaklamak arasında fark olduğunu söylüyor. Karar vermekten ve başlamaktan son ana kadar kaçınmanın işin gecikmesine neden olduğunu ekliyor.

Deneyin: Bebek adımlarıyla ilerleyin.
Sıkışık zaman dilimine girdiğinizde hissettiğiniz adrenalin aslında sandığınız gibi sizde doping etkisi yaratmıyor. Ferrari, bir araştırmasında düzenli çalışan bireylerin ve elindeki işi son dakikaya kadar erteleyenlerin performanslarını incelemiş ve erteleme alışkanlığına sahip olanların baskı altında daha başarısız sonuçlar elde ettiğini gözlemlemiş. Bu durumda elinizdeki işi parçalara ayırıp adım adım tamamlamanızı tavsiye ediyoruz. Harvard Tıp Okulu’ndan Araştırmacı Maxime Taquet, “Canınızı sıkan bir proje üzerinde çalışıyorsanız her seansın sonunda kendinizi ödüllendirin veya kısa bir mola verin” diyor.

2-Bağlanma Sorunu
“Planlara sadık kalmakta zorlanıyorum.”
Sizin gibi özgür ruhlar her an daha iyi alternatiflerin karşılarına çıkabileceğini düşündüğünden planlara uymakta zorlanır. Her adımı belirlenmiş programlar size kendinizi baskı altında hissettirip kendinizi ‘bir şeyler yapma modunda’ hissedene kadar çekimser davranmanıza neden olabilir.

Deneyin: İletişim kurun ve bir plana ayak uydurun.
Verimlilik Uzmanı Julie Morgenstern, “Arkadaş grubunuzda planlardan ayrı hareket eden kişi olmak size kendinizi dünya etrafınızda dönüyormuşçasına güçlü hissettirebilir” diyor ve kendinizi haftalardır grubunuzu bir araya getirmeye çalışan arkadaşlarınızın veya ailecek yemek yeme planı yapmak için günlerdir uğraşan annenizin yerine koymanızı tavsiye ediyor. Size değer veren insanları son dakika yarı yolda bırakmakyerine planla ilgili düşüncelerinizi açıkça belirtin.

3-Azımsayıcı Tavır
“Bu iş için yalnızca birkaç dakikamı alır.”
Bu davranış eğilimine sahipseniz gerçekliği algılayış şeklinizin bir nebze sorunlu olduğunu söyleyebiliriz. Zanders, “Danışanlarıma bir işi ne kadar zamanda yapabileceklerini soruyorum. Sonrasında belirttikleri süre içinde işi tamamlamalarını istiyorum. Süre dolduğunda umduklarından çok daha geride kalmış oluyorlar” diyerek bu durumu açıklıyor. Azımsayıcı tavra sahip bireyler, her işe yetişemeyeceklerini görmekten korkar veya elindeki işin en ince ayrıntısına kadar dikkat ettiklerinden diğerlerine yetişmekte zorlanır.

Deneyin: Gerçekleri kabullenin.
Morgenstren danışanlarının bu tavrını onları kendi zamanlarını planlamaya teşvik ederek kırabildiğini belirtiyor. Geciktiğiniz veya yetiştirmekte zorlandığınız bir görev seçin ve bu görevi üç farklı zaman dilimi ayırarak tamamlamaya çalışın. Böylece gereken süreyi tespit edebilirsiniz. Morgenstern’in üç tavsiyesini uygulamaya koyulun: Yapmanız gereken şey imkansız veya önemsizse silin, daha önemli görevleriniz varsa onları öncelik sırasına göre dizin, tek seferde yapılamayacak kadar büyükse parçalara bölün.

4-Ekstra Yoğun
“O kadar işim var ki günün 24 saat olması yetmiyor.”
Bu gruptaki bireyler kendi ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaksızın her şeye aynı anda yetişmeye çalışır. Kuzeninin kına gecesini organize eder, büyükannesini hastaneye getirip götürür ve işyerindeki her işte sorumluluk sahibidir. Kısacası çevresindeki neredeyse herkesin ihtiyaç durumunda aranacaklar listesinde ilk sıradadır. İhtiyaç duyulma hissi bir yandan tatmin ederken diğer yandan hep hayatın gerisinde kalıyormuş gibi hissetmelerine neden olabilir.

Deneyin: Hayır demeyi öğrenin.
İşyerinde sizden istenenlere ‘Evet’ demek elbette hakkınızda olumlu düşünmelerini sağlar; günlük hayattaysa arkadaşlarınızın ihtiyacı olduğunda onlara destek olmuş olursunuz. Tabii tüm bunlar nefes bile almaya vakit bulamadan oradan oraya koşturmanıza neden olabilir. İşyerinde sizi aşan ve elinizdeki görevler dolayısıyla yetişemeyeceğiniz başka bir projede de görev almanız istendiğinde düşünmeksizin ‘Tabii yaparım’ cevabı vermek yerine ‘Bu proje oldukça önemli gibi görünüyor. Elbette görev almayı çok isterim. Ama şu an hali hazırda çalıştığım işler çok zamanımı alıyor. Hangisini öncelik haline getirmeliyim’ diye sorabilirsiniz. Aynı değerlendirme sürecini aileniz ve arkadaşlarınız için de uygulayabilirsiniz.

Cosmopolitan

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...