Mutsuz İnsanlar Ülkesi: Türkiye

Share

Bugün 20 Mart Dünya Mutluluk Günü… Birleşmiş Milletler 3 yıl önce bugünün varlığını bir basın toplantısı ile resmileştirdi ve 20 Mart önemli günler listemize yıldızlı bir madde olarak eklendi.

Dünya Mutluluk Günü denildiğinde insanda ister istemez bir beklenti oluşuyor. İşe gelince masamızın üstünde bir kutlama notu ya da çam sakızı çoban armağanı ufak bir hediye… Hatta bir mail’e bile razıyız; ama ne çare! Bu önemli gün ülkemizde pek ilgi görmüyor. Çünkü yapılan araştırmalar ortaya koyuyor ki Türkiye, dünyanın en mutsuz ülkeleri arasında 3. sırada yer alıyor. Acı ama gerçek: Mutsuzuz!

Peki neden mutsuzuz? İşte asıl önemli soru bu. Kanaatim, genel olarak kendimizi ısrarlı bir şekilde mutsuz ettiğimiz yönünde. Özeleştiri yapmakta fayda var. Başkalarına karşı istediğimiz kadar numara yapabiliriz ama kendimizi aldatmak pek mümkün değil. Dürüst olalım, mutsuz muyuz yoksa kendimizi mutsuz mu ediyoruz? Aynaya baktığımızda sahip olduklarımıza mı sevindik; yoksa “Ayna ayna söyle bana, dünyadaki en mutlu insan kim?” diye mi sorduk.

Belki gerçekten biz de mutluyduk ama yetinmesini bilmedik. Hep bir eksiklik hissettik. Oysaki her şey ‘tam’dı. Ama kılıf uydurmakta üstümüze yok neyse ki. Ölçtük, biçtik, fazlalıkları kestik, sonra tam üstümüze göre bir ‘mutsuzluk paltosu’ diktik. İşte o gün bugündür ‘hep bir şeylerin eksik olduğu’ algısı içimize yerleşti.

İşte “Mutsuz insanlar neyin eksikliğini duyuyorlar?” sorusunu baz alan Berkeley Üniversitesi Psikoloji Bölümü bilim insanları farklı dil, din ve kültürden gelen insanlar arasında bir araştırma yapmışlar. Ve araştırmanın sonucunda mutlu olmanın iki can alıcı noktası ortaya çıkmış: Saygı görmek ve yardım için bir şeyler vermek!

İkinci cümleyi biraz açmak gerekiyor. Şöyle ki ‘vermek’ kelimesi tam olarak bir şey hediye etmek ya da maddi yardımda bulunmak değil. Buradaki ‘vermek’ fiili anısı olan, kullandığınız ve sevdiğiniz bir eşyadan vazgeçmek demek.

Bu noktada akan sular duruyor, durmakla kalmayıp buz tutuyor. Çünkü sevdiğimiz bir eşyadan (ki maddi değerini hesaba katmıyorum) vazgeçmek bir hayli cesaret istiyor. Ablamızdan, kardeşimizden sakındığımız eşyamızı öylece bir başkasına vermek mi? Tam şu anda ben de kendimi sorguluyorum. Acaba bu konuda başarılı olabilir miyim diye. Sanırım ‘İyi olan kazansın’ yol ayrımına geldik.

Yeterince iyi ve yeterince cesursanız siz gerçekten mutlu birisiniz demektir. Bugün kendimize bir iyilik yapalım ve Mutluluk Günü’ne biraz da cesaret katalım. Fazlasıyla değer verdiğiniz bir defteri, kalemi, oyuncağı, elbiseyi… bir başkasına verin. Tanıyıp tanımamanız önemli değil.

Mutlu olan kazansın, Dünya Mutluluk Günü’nüz kutlu olsun!

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...