by Robin Williams, bir yıl önce büyük bir hüzün bıraktı içimizde. Oysaki biz onu gülümseyişiyle tanımıştık. Bu hüznü ona yakıştıramadık ve Robin Williams’ı en iyi filmleriyle yaşatabiliriz diye düşündük. Geçmiş yıllara doğru bir gezintiye çıktık. Yol arkadaşımız tabii ki Robin Williams…
Doğduğumuz ilk günden bu yana birçok kahramanımız oldu. Robin Williams da en esaslı kahramanlarımızdan biriydi. Sizleri bilemeyiz ama biz Robin Williams ile 1997 yılında Flubber filmi ile tanıştık. Dalgın Profesör Philip ve son buluşu Flubber hayatımıza bolca neşe ve kahkaha kattı. Çocuktuk ve sinema salonundan ayrılırken artık yeni bir kahramanımız vardı.
Kahraman demişken… Robin Williams’ı Hook filminde Peter Pan rolünde izlemek ne büyük keyif verdi bizlere. Eğer çocukluk yıllarınızı unuttuysanız filme şöyle bir göz atın ve Peter Pan ile anılarınızı tazeleyin.
Robin Williams, Jumanji ile bizlere olağanüstü bir macera sundu. Esrarengiz bir oyunun içine hapsolmuş Alan Parrish rolündeydi bu kez. Yine gözlerimiz kamaşmıştı. Kaç kez izlediğimizi unuttuk ve her izlediğimizde kalp atışlarımız ‘Jumanji’ oyununun o gümbür gümbür sesiyle yarıştı.
Günaydın Vietnam ile hayatlarımıza parıltılı oyunculuğu ile ışık saçmaya devam etti Robin Williams. Adrian Cronauer rolüyle, yaşanan kötü olayların ilacının kahkaha olduğunu anlattı bizlere. Rol yapmıyordu, sadece kendisi gibi oluyordu.
Ölü Ozanlar Derneği… Bizlere Robin Williams’ı en çok sevdiren film. Bir öğretmen, bir arkadaş edasıyla doğru ve yanlış arasındaki farkı gösterdi bizlere. ‘Hayat’ ve ‘yaşamak istediğimiz hayat’ arasında seçim yapmamız gerektiğini anlattı. Bir şiirin dizeleri arasında büyürken hayatı kaçırmamamız gerektiğini söyledi.
Ve geçtiğimiz yıl bu zamanlar, bir kahramana asla veda edemeyeceğimizi öğretti bize.
Çünkü gerçek kahramanlar insanın kalbinde yaşar.
‘Oh Captain My Captain’
