Serinletici Sinema Kulübü: Maleficent

Share

Uyuyan Güzel‘in fantastik hikayesini hepimiz biliyoruz. Henüz bir bebek olan prenses, kötü kalpli bir peri tarafından sonsuza dek sürecek bir uyku ile lanetlenir. Prensesi ancak ‘gerçek aşk’ öpücüğü uyandırabilir… Yıllar yılı Uyuyan Güzel’in kaderi için kötü periyi suçladık durduk. Peki ama kötü kalpli peri Maleficent’ın hikayesi neydi? Neden küçücük bir bebeği lanetleyecek kadar kin kaplamıştı tüm benliğini? Kalbi neden buz tutmuştu?

Serinletici Sinema Kulübü, haftanın filmi Maleficent ile masalların ve insanların dünyasına farklı bir pencereden bakıyor. Gelin sizler de pencerenin pervazına yaslanın ve bu hikayeye kulak verin.

Bir varmış bir yokmuş, sihirli Moors ormanında Maleficent adında tatlı mı tatlı bir peri yaşarmış…

Günün birinde bu tatlı perinin karşısına Stephan çıkmış. İki küçük çocuk, periler ve insanlar arasındaki eski düşmanlığı unutup ve arkadaş olmuşlar. Arkadaşlık zamanla aşka dönüşmüş.

Bir peri, bir insanoğluna kalbini kaptırıvermiş. Maleficent’ın tek istediği aşk iken; Stephan bir taç, bir krallık ve güç istemiş. Hayata farklı pencerelerden bakıyorlarmış ne yazık ki…

Maleficent, insanların kıskançlığını ve açgözlülüğünü bir türlü anlayamamış. Taa ki Stephan’ın Maleficent’in yalnızca kalbini değil aynı zamanda kanatlarını da çaldığı güne dek…

İnsanların dünyasında hırs ve kötülüğün hüküm sürdüğünü, acı bir tecrübeyle anlayan Maleficent; onlara aynı şekilde karşılık vermeyi kafasına koymuş. Yıllardır içinde biriken kin, ortaya çıkmak için fırsat kolluyormuş.

Krallığında mutlu bir hayat süren Kral Stephan, yeni doğan bebeği için kutlama yapmaya karar vermiş. Kutlamaya davetsizce katılan peri Maleficent, insanlar gibi acımasız olabileceğini kanıtlamak istemiş.

Henüz küçücük bir bebek olan Aurora’nın kaderini, dudaklarının arasından dökülen birkaç cümle ile sonsuza kadar değiştirmiş:

“Prenses Aurora, 16. yaşına girdiği gün, parmağına batan bir iğne ile sonsuz bir uykuya dalacak ve onu yalnızca gerçek aşk öpücüğü uyandırabilecek.”

Maleficent, lanetinin getirdiği kederin keyfini çıkarırken; Kral Stefan paranoya ve intikam içinde boğulmuş. Aurora’yı 16 yaşına gelinceye dek, perilerin koruması altında yaşayacağı bir kır evine göndermiş.

Yıllar yılları kovalamış… Aurora’nın etrafında gezinen Maleficent, zamanla bu sevimli çocuğa karşı bir şeyler hissetmeye başlamış. Kalbindeki buzlar erirken, yüzünde tekrar gülümsemeler oluşmuş.

Aurora büyümüş, gülümsemesi ile dünyayı aydınlatan bir kız olmuş. Aurora’nın kalbindeki iyilik sayesinde, karanlığın ortasında mutluluğun sihirli ışıltıları belirmeye başlamış…

Aurora, Maleficent’ın kendine yaptığı kötülükten habersiz onun ‘iyilik perisi’ olduğunu düşünmüş. Maleficent ise Aurora’nın yaşaması için laneti geri almak için uğraşıp durmuş. Ama başladığı noktaya dönmüş her seferinde:

“Bu lanet sonsuza kadar sürecek. Yeryüzündeki hiçbir güç bunu değiştiremez.”

Gerçek aşkın olmadığını düşünerek Aurora’yı lanetleyen Maleficent, kalbindeki uçsuz bucaksız sevgi ile sınanmış.

Ve sonunda kazanan taraf ‘sevgi’ olmuş.

Hırs, kötülük ve acımasızlığın karşısında ‘gerçek sevgi’ galip gelmiş.

Maleficent’ın kalbindeki kin ve nefret, sonsuz bir sevgiyle yıkanmış. Sihirli orman Moors eski görkemli ve rengarenk günlerine kavuşmuş.

Karanlık yerini güneşin pırıltılarına bırakmış. Ağaçlar çiçek açmış, kuşlar yine şarkı söylemeye başlamış, perilerin kahkahası her yanda yankılanmış…

Yüreğimize nefret ve acı tohumlarının serpiştirildiği şu günlerde Maleficent’in hikayesinden ilham alalım. Kötülüğün kötülükle cezalandırılamayacağını; ama iyilikle alt edilebileceğini unutmayalım.

“Karanlığa ve gözyaşına gömülmüş olan Ankara’yı, ‘gerçek sevgi’ ile sarıp sarmalayalım…”

Maleficent’ın fragmanına göz atmak isteyenler için:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...