Serinletici Sinema Kulübü: Chicago

Share

Saat 21.00! Dikkat dikkat, müzikalseverler için son çağrı! Lütfen telefonlarınızı kapatın ve yerlerinizi alın.

Serinletici Sinema Kulübü, haftanın filmi Chicago ile müzikal dünyasına hızlı bir dönüş yapıyor. Dans burada, şarkılar burada, vaatler burada ve tabii göz kamaştırıcı günahkarlar da burada!

Eski zamanlara, 1920’lere, gidiyoruz. Cinayetin bir eğlence şekli olduğu şehirde, yani Chicago’da, bir hapishanede katillerin arasındayız. Tarihler 1929 yılını gösterdiğinde bu rüzgarlı şehir, kalbine yeni bir suçlunun ismini kazıdı.

Tövbekar bir günahkar: Roxie Hart.

Kendisi Chicago’nun görüp görebileceği en tatlı katildi. Göz alıcı bakışları ve güneşten parlak saçlarıyla tüm erkekleri kendine aşık etti; bütün kadınlar ise onun gibi olmak istedi. Tek bir kadın hariç…

O kadın Velma Kelly idi. Roxie ortaya çıkmadan evvel sahne ışıklarının altında parlayan kişiydi. Bu ışıkları ve ilgiyi hak etmek en doğal hakkıydı. Ne de olsa kardeşini ve kocasını birlikte yakalayınca gözünü bile kırpmadan ikisini de vurmuş, elindeki kanı üstünkörü yıkamış ve soluğu sahnede almıştı. Ah, ne gösteriydi ama… Tabii ki başrol onun olmalıydı!

Ortada böylesine göz alıcı katiller ve skandal cinayetler dönerken elbette suçluları savunan birileri de olmalıydı. Mahkeme salonlarının prensi Billy Flynn gibi doğruluğun(!) savunucusu avukatlar, işlerini büyük bir itina ve aşk ile yaparlardı.

Zenginlik içinde yaşamını sürdüren Billy için aşk demek para demekti. İşinde iyiydi, onun savunduğu bir kadın mahkemede asla suçlu bulunmamıştı.
Tıpkı tatlı Roxie’nin ve büyüleyici Velma’nın da yakın gelecekte suçlu bulunmayacağı gibi…

Günümüzde birbiri ardına yaşanan kadın cinayetlerinden adeta intikam alan Chicago, cinayete kurban giden erkeklerin yer aldığı hikayeleri sunuyor bizlere. Laf aramızda, “Bazı erkeklerin bünyesi arseniği kaldırmıyor“.

Kalp kıran, aldatan, şiddet uygulayan erkekler kadınların adaletine teslim oluyor. Etraf biraz kana bulanıyor ve ortalığı temizlemek de Billy’ye düşüyor.

Chicago’nun yanıp sönen rengarenk ışıkları altında katil ya da maktul olmak alelade bir eğlence biçimiydi. Bu eğlenceyi halka ulaştıran ise ‘gazeteciler’di. Halkın ilgisini çekebilmek için birbirinden güzel katilleri allayıp pulladılar; onları bir yıldız edasıyla manşetlere taşıdılar.

Mahkeme salonları birer sirk, cinayetler ise birer sanat eseriydi. Göz boyamak, yalan söylemek, insanları kandırmak tamamiyle serbestti. Birkaç tatlı gülümseme ve ‘nefsi müdafaa’ ile işlediğiniz cinayet yanınıza kar kalabilirdi.

Evet doğru, pekala da yanınıza kar kalırdı. Ellerinizdeki kan sizlere şöhret ve para olarak geri dönerdi. Ne de olsa burası bir sirkti ve yaşanan her şey gösterinin bir parçasıydı…

Hanımlar, beyler… İşlenen cinayetler ve göz alıcı günahkarlar ile Chicago müzikali, izleyicilerine 5 yıldızlı bir kara mizah sunuyor.

“Hadi partileri biraz daha uzatalım.
Etekleri biraz daha kısaltalım.
Hep birlikte hızlı otomobillerle cehenneme gidip ortamı ısıtalım.”

Serinletici Sinema Kulübü, müzikal tadında bir pazartesi diler. Keyifli seyirler!

Biri fragman mı dedi?

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...