by Dostlarım, yurttaşlarım, Roma’lılar! Toplaşın; yine bir kanayan yaramıza parmak basıyor ve yabancı dizi izleme dosyasını açıyorum.
Öncelikle hepimizin de bildiği gibi bunu biz istemedik, bizi buna ittiler. Şöyle ki, çılgınlar gibi evden çıkmadan sezon sezon dizi deviren bu gençliğin bir kısmı; lisede CNBC-E kurbanı olarak bu işe başlamış, bir kısmı da; üniversitede ne yapsam da şu ödevdi, vizeydi, finaldi buhranını üzerimden atsam derken kendini bir, iki, üç.. vee yüz binlerce dizinin içinde bulmuştur.
Tabii ilk başlarda kendimizi yalnız hissetmedik değil. Milletin derdinin tasasının kantinde birbirini kesmek olduğu dönemlerden bahsediyorum. “Ya o değil de adamlar bi’ dizi yapıyor üç bölüm çekiyor, sonra iki yıl bekliyorsun yeni sezon için” diye konuya girdiğinde karşında anlamsız anlamsız bakan insanlarla göz göze gelirdin. Gel zaman git zaman işte hafiften duyulmaya başladı diziler, yavaş yavaş forum siteleri, bloglar, sosyal medya grupları filan oluştu, bir baktım teknoloji sayesinde birbirimize derdimizi anlatır olmuşuz. Bu yabancı dizi işinde çevirmen en büyük duygusal bağ kurduğun kişidir, mesela; bir diziyi “nazo84” ya da ne biliyim “esekherif” çevirdiyse oturur izlersin. Öyle bir güruh olduk işte biz de, o yüzden bıraksan hiç evden çıkmayız mesela.. Fakat, şimdi bu işlere yeni başlamış hevesli gençler görüyorum, affedilemeyen hatalar yapıyorlar. Bilirsiniz hayatta bazı hassas dengeler vardır, onları değiştirmemeniz gerekir, sonrası mazallah “kelebek etkisi”
İşte gençlere ışık tutacak nitelikteki eleştirilerim:
–Yorumlar: Bu kısım, dizi künyesinin hemen yanında durur. Bir dizinin tüm sezonlarını bitirdikten sonra “Sensiz ben nefes alamam buralarda hiç duramam” modunda yeni bir diziye başlamak için dolaşan insanlar bu yorumlar kısmına bakarak başlayacağı diziyi daha önce izlemiş olanların fikirlerini öğrenir. Siz ne yapıyorsunuz gençler? Buraya alakasız alakasız bölümle ilgili tüm yorumlarınızı, kininizi, nefretinizi döküyorsunuz. Künyeyi okuyorsun, yorumlara bir bakıyorsun “Yılaaaaaan” “Kara Cadı” “Taş kalpli adam” gırla.. Bölüm yorumlarınızı lütfen dizinin altına yapınız.
–Çevirmen: Siz hayırdır gençler? Dağdan gelmişsiniz bağdakini kovuyorsunuz. Çevirmen yavaşmış, çevirmen ne biçim çevirmiş. O kelime o demek miymiş. Benim çevirmeniiimm başımın tacıdır. Sürç-i lisan ettiyse affolur. Bakın eski paylaşımlara, biz diziyi izlemeden önce çevirmene bir küçük teşekkür ederiz. Onlar kendilerine böyle bir hobi edinmeseydi, senin dünyadan haberin yoktu be, otur sıfır.
-Spoiler: Bu kelimeyle ilgili teorilerim var. A-Kelime anlamını bilmiyorsunuz. B-Kelime anlamını bildiğinizi sanıyorsunuz. C-Kelime anlamını biliyorsunuz ama yanlış biliyorsunuz. D-KILSINIZ. Kardeşim… diziyle ilgili sahnelerden bahsederken apaçık yazıyorsunuz, “elinize sağlık çok güzel bölümdü” dediğiniz sıradan cümlelerinizde eliniz spoiler’a gidiyor. O buton biz daha izlemediysek neler olduğunu öğrenmeyelim diye var babanın hayrına mı koymuşlar o butonu.
-Bölüm Yorumları: Canınız mı sıkkın? Kendinizi bunalmış mı hissediyorsunuz? Yorgunluktan öldünüz mü? İşte tam sizin için bir tavsiyem var; bölüme yapılan yorumlar… “aman ne sıkıcı bölümdü” “ayyy bu konuda iyice kabak tadı verdi” “bilmem kimin çok hakkı yeniyor dizi de hiç parlatılmıyor” “tek diyebileceğim şey: zaman kaybı” bunlar böyle yorumcu kardeşlerimizin söz kalıpları. Dizi dizi geziyorlar, bunları böyle yorum diye bölümlerin atına pıt bırakıveriyorlar. Hele ki şu sıralar Avrupa dizileri revaçta ya, res-men –şu- yo-rum-la-rı gör-dü -bu- göz-ler; “Oh bee, vallahi bıkmıştık Holuvud dizilerinden” “e tabi alışmışız biz kendini kovboy zanneden Amerikan polisine” “İki değişik insan, kurgu gördük çok iyi geldi” Biz size bunca senedir zorla gırtlağınıza yapışık, Amerikan yapımları mı izlettik güzel kardeşim?
Biliyorumm.. biliyorum.. herkes çok iyi birer dizi izleyicisi. O yüzden yazının başlarında ben bu tavsiyeleri gençlere verdiğimi söyledim. Lütfen gençler bu hataları yapmayalım, yapanları da uyaralım..
