Serinletici Sinema Kulübü: Hocus Pocus

Share

Fantastik hikayelere ne denli düşkünsek fantastik günlere de bir o kadar bayılırız! O nedenle Serinletici Sinema Kulübü olarak Cadılar Bayramı‘nı büyülü bir film ile kutlamak istedik. Öncelikle şu soruya yanıt vermelisiniz: Şaka mı, şeker mi, film mi?

Film seçeneğini tercih ettiğinizi varsayarak anlatmaya koyuluyoruz. Günün anlam ve önemine uygun olarak 90’lı yıllarda çekilmiş eğlenceli bir Cadılar Bayramı filmi olan ‘Hocus Pocus’ ile karşılıyor Serinletici Sinema Kulübü sizleri.

Cadılıkla kutsananlar…
Winifred, Sarah ve Mary Sanderson çocukların ruhlarını emerek genç ve güzel kalmanın yolunu keşfetmiş üç kardeşti. Sıradanlıktan çok uzak olan bu üç kardeş ‘cadılıkla’ kutsanmıştı. Kimilerine göre bir lanet olsa da Sanderson kardeşler için cadı olmak en büyük erdemdi.

‘Güzelliğin bedeli: Günah’
Biraz şapşal olmalarının yanı sıra hayli de tehlikeli olan Sanderson kardeşler, genç kalmanın sırrının küçük çocukları kurban etmekten geçtiğini anlamışlardı. Kendilerine yeni bir kurban bulmuşlardı. Onun ruhunu emerek sonsuza dek genç kalmanın peşindeydiler. Sonsuz güzellik için işleyecekleri günah ufak bir bedeldi.

Köy halkının cezası
Kurban edecekleri küçük kızın abisi Binx, ne kadar uğraşsa da kardeşinin hayatını kurtaramamıştı. Üstelik kötü kalpli Winifred’ın yaptığı büyü nedeniyle sonsuza kadar siyah bir kedi olarak yaşayacaktı. Köy halkı, yaptıkları nedeniyle Sanderson kardeşleri idam cezasına çarptırdı.

300 yıl sonra…
Max, Los Angeles’tan Salem’e taşındıkları için her şeyden ve herkesten neftret ediyordu. Yaşananların üstüne bir de ortalıkta Cadılar Bayramı furyası sürmekteydi. Peki ya Sanderson kardeşler saçmalığına ne demeliydi? İnanışa göre büyücü kardeşler, günün birinde şehre geri döneceklerdi.

‘Şaka mı, şeker mi?’
Kardeşi Dani’nin ‘şaka mı, şeker mi’ geleneğine kapılması sonucu Max kendini ‘çocuk bakıcısı’ olarak buluvermişti. Bu zorunluluk, kalbinin daha hızlı atmasına neden olan Allison ile karşılaşmasıyla gönüllülüğe dönüşmüştü. Bu karşılaşma daha büyük bir şeylere hizmet edecekti: Max, kardeşi Dani ve güzel Allison, kendilerini unutulmaz bir Cadılar Bayramı macerasına atılmış halde bulacaklardı.

Esaret son buldu!
Kendilerine heyecan arayan Max, Dani ve Allison, zamanında bir müze olan Sanderson kardeşlerin evine gitmeye karar vermişlerdi. Amaçları sıkıcı geçen bir akşama az da olsa heyecan katmaktı. Bulacakları şey ise hem heyecan hem de belaydı.

Max’in siyah alevli mumu yakmasıyla Sanderson kardeşlerin 300 yıllık esareti son bulmuş oldu. Bu üç cadı, sadece şafak sökene dek değil, sonsuza kadar dünyaya hükmetmek istiyorlardı. Bunun için de çocukların ruhlarına ihtiyaçları vardı: Yeni kurbanları ise Dani idi!

Hokus Pokus!
Keşke her şey ‘hokus pokus’ deyince düzelseydi. Ne yazık ki Dani, Max ve Allison’ın bu beladan kurtulmaları o kadar kolay olmayacaktı. Onların maceralarına cesaret ve sevgi eşlik edecekti. Kötülerin kazanmasına izin vermeyeceklerdi. Sınanacaklardı, hem de pek çok kez. Sonunda ise iyilik kazanacaktı.

Bir Cadılar Bayramı serüveni…
Cadılar Bayramı’na ya da cadıların varlığına inanıp inanmamanız önemli değil. Önemli olan sevgiye ve cesarete inanmanız. Her karanlık gecenin sonunda güneşin doğacağına inanmanız…

Cadılar Bayramı’nın pazartesi gününe denk gelmesiyle bu hafta Serinletici Sinema Kulübü’nde hayaletleri, bal kabaklarını ve süpürgeli cadıları konuk ettik. Pişman mıyız? -ASLA! Eğlenceli miydi? -HEM DE ÇOK!

Cadılar Bayramınız kutlu olsun!

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

İyi seyirler…

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...