Türkiye’de Y Kuşağı Ne Durumda?

Share

1980-1999 arası doğan ve insan kaynakları literatürüne ‘Y Kuşağı’ olarak geçen kuşak, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 25′ini kapsıyor.

Geleceğini her zamankinden daha fazla sorgulayan Y kuşağı bir yandan dünyanın karşı karşıya olduğu tehlike ve problemlerden dolayı kaygı duyuyor; bir yandan da umutla iş dünyasından, özellikle çokuluslu şirketlerden, dünyanın ve toplumların önde gelen sorunlarına karşı daha aktif rol almalarını bekliyor

Deloitte tarafından bu yıl altıncısı gerçekleştirilen ‘Y Kuşağı Araştırması’na göre, başta EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesi olmak üzere, dünyanın dört bir yanında meydana gelen saldırılar, politik gerginlikler, Brexit, çekişmeli ABD seçimleri ve ekonomik belirsizlikler Y Kuşağı çalışanlarının güveninin sarsılmasına sebep oldu.

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 30 ülkede, Y Kuşağı’ndan 8.000 çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, gençlerin finansal ve duygusal beklentilerine de ışık tutuyor.

Gençler güvende hissettikleri işten ayrılma konusunda ayrılma konusunda daha az istekli

Araştırma sonuçları, Y Kuşağı’nın çalkantılı bir yılın ardından, geleceklerinden ve ülkelerinin gidişatından endişe duyduklarını; bu nedenle, kendilerini güvende hissettikleri işlerinden ayrılma konusunda daha az istekli olduklarını ortaya koyuyor.

Mevcut işyerlerinden 2 yıl içerisinde ayrılabileceğini düşünenlerin oranı Türkiye’de yüzde 46, globalde ise yüzde 38. Önümüzdeki 5 yıl içinde işlerinden ayrılmayı düşünenlerin oranı ise Türkiye’de yüzde 22 ve globalde yüzde 24.

Deloitte Türkiye Yetenek Lideri Özlem Gören konuyla ilgili şöyle dedi: “Geçen yılki araştırmamızda Y Kuşağının yüzde 54’ü iki yıl içerisinde mevcut işyerlerinden ayrılmayı düşünüyordu. Bu yılki sonuçlara baktığımızda bu düşüncenin, çalışanların endişelerine ve belirsizliklere paralel olarak yüzde 8 oranında daha az hakim olduğunu görüyoruz. Ancak, dünya geneli ile karşılaştırdığımızda Türkiye’deki Y Kuşağı’nın, 2 yıl içerisinde iş değiştirme fikrine daha cesur baktıklarını söyleyebiliriz.”

Türkiye’de Y kuşağı dünya geneline göre gelecekten daha umutlu

Gelecek 12 ay içerisinde ülkelerinin ekonomik durumunun daha iyiye gideceğine inanan Y Kuşağı çalışanlarının oranı, globalde yüzde 45 iken, Türkiye’de yüzde 59. Y Kuşağının globalde yüzde 36’sı, Türkiye’de ise yüzde 54’ü ülkelerindeki sosyal ve politik durumun, gelecek 12 ay içerisinde iyileşeceğine inandığını belirtiyor.

Gelişmiş ülkelerde Y Kuşağı’nın yüzde 36’sı finansal açıdan ebeveynlerinden daha iyi durumda olacağına inanırken, daha mutlu olacağını düşünenlerin oranı yüzde 31. Bu oran, Türkiye’deki Y Kuşağı’na bakıldığında sırasıyla yüzde 45 ve yüzde 37.

Türkiye’deki Y kuşağı esnek çalışma düzenine, dünya geneline göre daha cesur bakıyor

İşsizlik, Türkiye’deki Y Kuşağı çalışanlarının yüzde 21’inin en çok endişe duyduğu konu olarak yer alıyor. Y Kuşağı’nın kendini güvende hissetme arzusu ‘freelance’ (sözleşmeli danışman) ve tam zamanlı çalışmaya karşı bakış açısını da etkiliyor.

Güvende hissetme ihtiyacına paralel olarak tam zamanlı düzenli bir işe olumlu bakma katsayısı artsa da (Türkiye’de yüzde 54), Y kuşağının freelance çalışma isteği hala hatırı sayılır oranlarda. Özellikle Türkiye’de bu oranın dünya geneline göre daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Türkiye’deki Y Kuşağı çalışanlarının yüzde 40’ı, globalde ise yüzde 31’i ‘freelance’ çalışmayı tercih edeceğini belirtiyor.

Y kuşağı çalışanları iş dünyası liderlerinden neler bekliyor?

Gençler, iş dünyasında liderlerin kendilerini net bir şekilde ifade etmelerini, dışlandığını düşünen kesimlerin sesi olmalarını, görüşlerini tutkulu bir şekilde dile getirmelerini ve değişimler konusunda hızlı davranmalarını istiyor.

Çalışma hayatına atılmış Y Kuşağı; iş dünyasını ve toplumu ilgilendiren birçok konuda kendini sorumlu hissediyor. Türkiye’deki Y Kuşağının %86’sı, globalde ise yüzde 76’sı genel anlamda iş dünyasının ve de kendi çalıştıkları kurumların, toplumda iz bırakmada etkili olduğuna inanıyor.

Türkiye’deki Y kuşağı yeni teknolojilere nasıl bakıyor?

Türkiye’deki Y Kuşağı çalışanlarının %38’i otomasyon, yapay zeka ve robot teknolojilerinin iş imkanlarını artıracağına inanıyor ve yüzde 58’i verimliliğin yükseleceğini düşünüyor. Teknolojinin ekonomik büyümeye etki edeceğini düşünenlerin oranı ise, Türkiye’de yüzde 56.

İnsan kaynakları literatürüne ‘Y Kuşağı’ olarak geçen kuşak nedir?

Jenerasyon X: 1961 ve 1981 arası doğumlu
Jenerasyon Y (Millenials):1970 sonları ve 21.yüzyılın ilk yılları
Jenerasyon Z (Digital Natives): 2000 ve sonrası doğumlu

1980-1999 arası doğan ve insan kaynakları literatürüne ‘Y Kuşağı’ olarak geçen kuşak Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 25′ini kapsıyor.

1925-1946 ylları arasında doğanlar “Gelenekseller”, 1946-1963 yılları arasında doğanlar “Baby Boomers”, 1963-1981 arasında doğanlar X Jenerasyonu olarak adlandırılmaktadır. Günümüz dünyasındaki iş gücünün yarıdan fazlasını tüm dünyada X jenerasyonu oluşturmaktadır. Bu biçimde adlandırılan segmentlerin tüketim, iletişim vb. konulardaki tercihleri ve çalışma yaşamı içindeki davranışları ile beklentileri birbirlerinden farklılaşmaktadır. Son olarak bu kategoriye 1981-2000 yılları arası doğumlular eklenmiştir. Y Jenerasyonu olarak adlandırılan bu grup adını İngilizce’deki WHY kelimesinden almıştır. Y jenerasyonuna sorgulayan yapılarından dolayı bu adın verildiği belirtilmektedir.

1981-2000 yılları arası doğanlardan oluşan Y Jenerasyonunun iş yaşamında ortaya çıkan en önemli değerleri, sosyal sorumluluk, özgüven, hedef odaklılık ve farklılıklara saygıdır. Teknoloji anlamında çalışma hayatındaki en okur yazar grup olan Y’ler, fark yaratmak, fark edilmekten hoşlanmakta, değişime açık, destekleyici tavırlar sergilemekte, işyerinde de her anlamda esneklik istemektedirler. Kıyafetten çalışma saatlerine, düşünce ve iş yapış tarzlarına kadar tercihlerinde değişiklik ve farklılık görülen Y jenerasyonuyla iletişim ve işbirliğinde en önemli nokta, takdir ve geribildirim olarak ortaya çıkmaktadır.

T24

Sinem Bekler

Çeşitli gazetelerde muhabir olarak çalışan Sinem, yayıncılığın geleceğini online medyada görmesiyle son dönemdeki çalışmalarını bu yöne kaydırmaktan bir an bile kuşku duymadı. İşletme Bölümü mezunu olan Sinem, kültür sanat dünyasıyla da yakından ilgileniyor ve kendini tam bir başak kadını olarak nitelendiriyor.

You may also like...