Ne güzel her yanımız birbirinden akıllı(!) 21. yüzyıl icatlarıyla dolu. Karşımızda sevdiğimiz insanlar mı varmış? Mühim değil. Her şeyi bir kenara bırakmalı ve kim, nerede, ne yapmış onu takip etmeliyiz.
Felsefik tweetlere gülmeliyiz, ‘iş selfie’si çekip sosyal medyanın en ücra köşesinde bile paylaşmalıyız. Çünkü dünyadaki milyarlarca insanın aksine yalnızca biz çalışıyoruz. O kadar önemliyiz ki, diğer sıradan insanlar her saniyemizi takip etmek ve beğenmekle yükümlü.
Yediğimizi-içtiğimizi, ne giy(me)diğimizi, gezdiğimiz yerleri saniye saniye sosyal medyadan sergiliyoruz. Bir yabancının yaşamını izler gibi, kendi hayatımızı bir ekranın arkasından takip ediyoruz.
Dahası başkalarına yaşamımıza farklı şekilde göstermekten kendimizi bile tanıyamıyoruz. Cümleler hep ‘ben’ diye başlıyor; ama kim olduğumuz bile çoktan seçmeli bir soru haline geliyor.
Neden mi? Çünkü teknoloji insanları fazlasıyla bencilliğe itiyor. Kendisinden başka birini düşünmeyen insanın karşısındakine saygısı olmaması da bundan kaynaklanıyor. Dostluk ilişkilerinden tutun da kadın-erkek ilişkilerine kadar pek çok değer ziyan olup gidiyor bu karmaşada.
Hadi gelin teknolojiye biraz ara verelim. Telefon, bilgisayar kullanmayın demiyoruz; yaşadığımız zamanı inkar etmek gibi bir düşüncemiz yok tabii ki. Kendinize ve sevdiklerinize vakit ayırın diyoruz. Bisiklet sürün, yürüyüşe çıkın, uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınıza sürpriz yapın, anı yaşayın…