Serinletici Sinema Kulübü: Frank

Share

Serinletici Sinema Kulübü bu hafta kutunun içine hapsedilmiş hayatlara savaş açıyor. Renksiz evler, sıkıcı ofisler, bunaltıcı kaldırım taşları hayal dünyamızla bağdaşmıyor. Sıkışıp kaldığımız bu yerlerden kurtulmak için gerekli olan tek şey bir parça tuhaflık! Hadi gelin biraz boğucu şehir hayatından uzaklaşalım; ince bir su gibi akalım, yolumuzu bulalım. Bulamazsak da bulamayalım. İlla ki her adımımızda dünyayı keşfetmemiz gerekmiyor.

Bu pazartesi ‘Frank‘ ile sonuca değil de o ana odaklanan maceraları yaşayalım.

frank-poster

Melodik kalabalık.
John’un hayattaki en büyük tutkusu müzikti. Müzik dinlemekten ziyade, müziğe bir şey katmaktı aslında amacı. Kafasında sürekli şarkı sözleri ve ritimler dolanıp duruyordu. Ve bu melodik kalabalığın içinden aklına yatan hiçbir şey çıkmıyordu. Ne yazık ki ‘işte bu’ diyebileceği bir şarkı yazamamıştı bugüne dek. Ama hayalleri vardı. Sıkıcı banliyö hayatından onu çekip çıkaracak hayaller…

frank-domhnall-gleeson

Belki şehre bir müzik grubu gelir…
Sonra günün birinde kasabaya ilginç müzik grubu Soronprfbs geldi. Grubun lideri kafasında kocaman bir maskeyle gezen Frank adında biriydi. Diğer grup üyelerinin de gariplikte Frank’ten pek de bir farkı yoktu. Yine de bir klavyeciye ihtiyaçları vardı. Ve Jon tüm kabiliyetiyle doğru zamanda doğru yerdeydi. Sonunda hayali gerçek mi olacaktı yoksa?

vlcsnap-00003

-Hayata biraz müzik molası-
Yalnızca klavyeci değil aynı zamanda da ‘sosyal’ bir anlatıcıydı Jon. Başına gelen ilginç şeyleri ya da ilginç olmayan şeyleri sosyal medyada paylaşmayı seviyordu. Ne de olsa herkes böyle yapıyordu, değil mi? Jon’un amacı hayatına biraz müzik molası verip sonrasında günlük sıkıcı yaşamına dönmekti. Ama evren kalbinden geçeni anlamışçasına ona uzun bir macera vaat etti. Artık grubun tam anlamıyla bir üyesiydi.

2014-12-08-Frank2

Tuhaflıklar diyarı.
Üyesi olduğu grubu tanımıyordu fakat bu insanlarla ilgili edindiği tek bilgi hepsinin birbirinden daha tuhaf olduğuydu. Ve bunların hemen hemen hepsi, sosyal medyada ‘Jon’un Blogu’ adını verdiği bir sayfada dünyadaki diğer insanlarla paylaşılmayı bekliyordu. Evet, Jon paylaşmayı seviyordu.

vlcsnap-00002

Çetenin yeni üyesi(!)
Grup, albümü tamamlamak için gerekli çalışmalara başlamıştı. Jon, hem grup arkadaşlarını tanımaya hem de yeni yaşamına alışmaya çalışıyordu. Dublin’deki bu ahşap evde belki de kaderi değişecekti, kim bilir? Jon gruptaki yerini kazanmaya çalışıyordu fakat işler onun açısından pek de parlak görünmüyordu. Yaratıcılık girdabından payına düşeni aldığı söylenemezdi.

frank1

Kolay olmayacaktı evet ama… Ne zaman kolay olmuştu ki?
Evet başta sadece bir klavyeciydi. Ama şimdi grubun içinde, hatta merkezinde olmak istiyordu. Ve bunun için de elinden gelenin fazlasını yapmaya razıydı. Olmak istediği yer burasıydı. Bu grup, onun evi olmuştu. Garipliklere uyum sağlaması ise an meselesiydi. Yoksa bunların her biri uçup giden balonların içindeki hayal miydi?

FRANK_Selected_Cannes_Still_-_F_30January_0224R.jpg_cmyk

Zaman.
Zaman bu ilginç karakterlere iyi, kötü, güzel, çirkin pek çok şey öğretti. Her şeyin geçip gidebileceğini; fakat bazı şeylerin hiç geçmeyeceğini öğrenmek onlara iyi gelmişti. Hayat bazı anlarda çekilmez olabilir. Ama bu anları yaşanabilir kılan tuhaflıklar ve gülümsemelerdir. Bırakın şu düz ve değişimsiz yaşama arzusunu.

Biraz gariplik her zaman iyidir!

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...