by 26 Haziran 1997… Harry Potter, maceralarıyla hayatımıza gireli tam 20 sene oldu. Kitaplarla birlikte biz de büyüdük. Yeni kitaplarımız, bambaşka hikayelerimiz, ilginç kahramanlarımız oldu. Sonra bir gün bu büyülü dünya kitaplardan beyazperdeye yansıdı. Okuduk, izledik, hayran kaldık; Harry Potter’ı çok sevdik!
J.K. Rowling büyük bir yazar. Zorluklarla mücadele ederek bir cafede oturup kahramanlar yaratmış kendi kendine. Ama öyle alelade kahramanlar değil. Üstleri başları sihre bulanmış kahramanlar… Bu muhteşem karakterler yıllar süren sıra dışı bir yolculukta bize eşlik ettiler. Zaman zaman acımasızlıkla dolu bu yolculukta iyi insanların varlığı yüreğimizi ısıttı.
Harry Potter, öyle iki üç cümle ile anlatılabilecek bir kitap serisi değil. Harry Potter bir efsanedir. Bundan 18 yıl önce, birçoğumuz çocuktuk ve kendimize kitaplardan birer Hogwarts şatosu kurduk. İçinde yaşadık. Büyüdük ama o sihirli şatoyu asla terk etmedik. Sayfaları çevirdikçe sihir gözlerimize yansıdı. Işıl ışıl olduk.
Anka kuşu Fawkes’ın küllerinden doğuşu gibi kitap okuma sevgimiz Harry Potter ve maceralarıyla yeniden hayat buldu. Kimi zaman hüzünlendik (hatta ağladık), kimi zaman gülmekten yanaklarımız ağrıdı. Ama okumayı bırakmadık. Herkes uyuduğunda bile biz macera peşinde koştuk. Koşarken ayağımız takılıp da düşersek diye; ev cinleri, testraller, hayaletler ve birbirinden ilginç yaratıklar koruyucumuz oldu.
Ve tabii birbirinden ilginç karakterler hep yastığımızın altındaydı. Zorlu bir mücadelede hayatta kalmaya başaran Harry ile maceralarında ona eşlik eden Ron ve Hermonie; cesareti ve sevgi dolu yüreğiyle öne çıkan Sirius; bilge kişiliğiyle kendine hayran bırakan Dumbledore; simsiyah giysilerin altında kar beyazı bir kalbi olan Snape ve daha birçok karakter…
Her biriniz bize Harry Potter’ı sevdirdiniz. Her biriniz hayal kurmadan yaşanmayacağını öğrettiniz. Her biriniz sevginin önemini daha iyi anlamamızı sağladınız. Her biriniz iyi ki varsınız.
Teşekkürler J.K. Rowling, sen ve kahramanların hayatımıza sihir kattınız…
