Serinletici Sinema Kulübü: When Marnie Was There

Share

Serinletici Sinema Kulübü bu hafta okurlarına (ve izleyicilerine) bütün sadeliğiyle işlenmiş muhteşem bir hikaye vaat ediyor.

Japon sinemasının unutulmaz eserlerinden olan Omoide no Mânî (When Marnie Was There), bizi alıp eskilere, çocukluğumuza götürüyor.

Yalnızlığın sırrı.
Anna etrafına kalın duvarlar örmüş, içine kapanık bir genç kızdı. Evlatlık olduğu için sevilmediğini düşünüyordu. Onu etrafındaki mutlu çocuklardan ayıran en önemli faktör buydu: Yalnızdı ve hep yalnız kalacaktı. Anna için üzülen ve hava değişiminin kendisine iyi geleceğini düşünen üvey annesi Yoriko, onu kuzenlerinin yanına taşraya göndermeye karar verir.

Anna’nın hüznü…
Yaz tatilini taşrada geçirmek üzere yola çıkan Anna’nın omuzlarında taşıyamayacağı kadar çok yük vardı. Mutsuzluğunu sessizliğinin ardına saklayan Anna, kağıdı kalemi eline alıp çizdiği resimlerle nefes aldığını hissediyordu. Onu evlat edinen ailesi, Anna’ya bakmak için devletten para yardımı alıyordu. Sırf para nedeniyle kendisine baktıklarını düşünen Anna’nın ızdırabı geçmek bilmiyordu.

‘Marnie ile tanışma’
Başlarda köye geldiği için mutsuz olan Anna, aradan zaman geçtikçe kendini iyi hissetmeye başlamıştı. Bunun nedeni aslında gizemli arkadaşı Marnie idi. Bir görünüp bir kaybolan Marnie, bu hayatta Anna’yı koşulsuzca seven tek kişiydi. Sarı saçları ve güzel elbiseleriyle ortalıkta gezinen Marnie, Anna’nın yaralarını sarmaya başlamıştı.

Bazı yaralar birbirine benzer.
Zamanla Marnie’nin gerçek mi yoksa kendisinin uydurduğu bir hayal ürünü mü olduğunu düşünmeye başlayan Anna, yaşamının en büyük ikilemine düşmüştü. Terk edilişinin ve sevilmemesinin yanıtını Marnie’nin gözlerinde arıyordu. Bilmediği ise Marnie’nin de en az kendisi kadar yalnız ve sevgiye hasret olduğuydu.

Şimdiki zaman mı yoksa geçmişte yaşanan mı?
Marnie, Anna için yalnızca tatilde tanıştığı gizemli bir arkadaş değildi. O, Anna’yı sevgisiyle iyileştirmişti. Bu sevgi aslında onların geçmişinden gelen çok derin bir sevgiydi. Bunu keşfetmesi uzun sürmüştü ama Anna için hayatın anlamını keşfetmeye bedeldi. Acıları, yaraları yok olmamıştı belki ama Marnie sayesinde yaşamına giren hayaller ve gerçekler aslında kim olduğunu ve nasıl biri olmak istediğini göstermişti ona.

‘Bir parça gizem’
Hayal gücü ve gerçekliğin arasında incecik bir çizgi olduğunu bizlere hatırlatan Marnie ve Anna, alışık olduğumuz yaşama bir parça gizem katmanın iyi bir fikir olduğunu düşünmemizi sağlıyor.

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü puanı: 

Fragman:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...