Spor Medyasında Boğaziçili, ODTÜ’lü Tartışması: Dönüşüm En Tepeden Başlamalı

Share

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, endüstriyelleşen futbolun bir sonucu olarak gelişen “Yeni tribün sosyolojisi” tezi ile ilgili yazısı gündeme oturdu. Türkiye’deki spor yazarı profilinin değişmesi gerektiğini düşünen Özkök, “Şu an basın tribününde kaç Boğaziçili, kaç ODTÜ, Koç, Sabancı mezunu var?” sorusunu sorarak spor medyasında yeni bir tartışma başlattı.

Ana akım spor medyasında 4 yıl süreyle çalışan, BBC’de staj yapma şansını yakalayan ve gazeteciliğin can çekiştiği ülkemizde halen internet medyası üzerinden habercilik yapmaya çalışan biri olarak bu konu hakkındaki naçizane görüşlerimi paylaşmak istedim.

Basın kuruluşlarının ağırlıklarını İstanbul’a kaydırarak, Ankara’yı göz ardı etmesi sonucu şu anda gazetelerin Ankara bürolarındaki spor servislerinde çalışanların sayısı bir elin parmağını geçmiyor. İstanbul’daki durumda ise pasta ufak ama talep yüksek. Böyle bir ortamda daralan istihdam ve düşük çalışma koşulları altında iyi okullardan mezun olan ve alan deneyimi olanlar mesleğe yabancılık hissetmeye başlıyor. İletişim alanında Türkiye’nin ekol okulu olan ve yakın geçmişte Türk basın tarihine çok önemli gazeteciler yetiştiren Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden dereceyle mezun olan benim dahi okulun kapısından içeri girdiğim ilk gün aklımda akademik kariyerin a’sı dahi yoktu. Ancak alanda gördüklerim ve çalışma koşullarının namüsaitliği karşısında kalbim elvermese de mantığım beni akademik kariyere sürüklüyor.  Benzer durum Boğaziçi, ODTÜ vs. iyi okulların kalifiye mezunları için de geçerli. Donanımlı insanlar düşük çalışma koşulları altında, yarını garanti olmayan bir meslekte çalışarak hayatını riske atmak istemiyor. Sadece bu işe aşık insanlar bu riskin altına girebiliyor.

Özkök’ün yazısında belirttiği şu kısma katılıyorum. Evet, önemli okulların, önemli bölümlerinden mezunların basın mensubu olması, sektörün profilini yukarılara çekecektir. Ancak bugün Türkiye’deki hatırı sayılır iletişim fakültelerinden her yıl, haber yazmayı bilmeyen mezunlar çıkıyor. Ancak hakkını yemeyelim, bu okullar öğrencilerine olaylara bakış açısı ve bir hayat perspektifi sunuyor. O nedenle okul isimleri önemli ama her şey değil. Bence günümüz medyasında spor muhabiri olmak için sadece spor konusunda ihtisas sahibi olmak bence yeterli. Sektörde fark yaratan gazetecilerin analitik düşünme yeteneklerinin yanında; hukuk, ekonomi vb. alanlarda derinlikli bilgiye sahip oldukları görülüyor.

Madem spor medyasının yazar profili değişmeli, o zaman buna eski futbolcuların yorumcu veya yazar olarak medyada yer işgal etmesini engelleyerek başlanmalı. İşini hakkıyla yapan ve gerçekten derinlikli bir bakış açısıyla okur-izleyenlere keyif verenleri hariç tutarak, daha önce bir Anadolu takımında bilmem kaç maç oynamış kişiler spor yazarı, yorumcusu olarak medyada yer işgal ediyor. Halbuki şu anda özellikle de internet medyasında pek çok donanımlı genç bu kişilere göre daha araştırmacı bir ruhla çalışarak daha derinlikli işlere imza atıyor.

Ve son değinmemiz gereken nokta da işin baştan sıkı tutulması gerektiği. Ertuğrul Özkök’ün başlattığı bu tartışma son derece kafa açıcı gibi görünse de yıllar önce damat kontenjanından bir şarkıcıyı gazetesinin spor müdürü yapan birinin bu tartışmayı başlatması masumiyetini kaybediyor. Eğer spor medyasında bir dönüşüm gerçekleşecekse, spor müdürlerinin de mentalitelerini değiştirmesi zaruri. Ayrıca torunlarını sevmesi gerektiği yaşta hala beleş maç izlemek ve lansmanlara davet edilmek için oturdukları koltuklardan kalkmayan kişilerin de o meşhur Boğaziçililere, ODTÜ’lülere yer açması gerekmekte.

Ancak bu donanımlı kişilere yer açılması ve bu kişilerin basın tribünlerinde yer alması da yetmez. Eğer tüm medyada olduğu gibi Türk spor medyasında da politikadan ve sermayeden uzak özgür bir ortam sağlanmasa, isterseniz tüm basın tribünü Boğaziçili, ODTÜ’lü olsun; bu kişiler bilgi birikimlerini aktaracak rahat ortam bulamadığı taktirde değişen bir şey olmayacaktır.

Görsel: Annarbor

Anıl Yazar

Üniversite'ye kadar lisanslı olarak basketbol oynayan ve 2008'den itibaren internet sitelerinde editör ve yazarlık yapmaya başlayan Anıl Yazar, Hürriyet gazetesi ve Nesine.com'da kadrolu olarak çalıştı. Londra'da, BBC Türkçe Servisinde de staj yapan ve burada BBC'nin eğitimlerine katılan Yazar, Serinletici'de spor içerikli yazılarının yanında gazetecilik başta olmak üzere hayatın diğer alanlarına dokunan yazılar yazıyor. Halen internet spor medyasında aktif olarak çalışan Yazar, Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü mezunudur. Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde yüksek lisans eğitimini devam ettiren Anıl Yazar, futbol, basketbol ve Formula 1’le ilgili yazılar yazması sebebiyle takipçisi olduğu bu konuların dışında bir tarih meraklısı ve farklı ülkeleri, kültürleri keşfetmeyi seven bir gezgindir.

You may also like...