Bazıları ‘bağımsızlığı’ sever!

Share

Şimdi kendimize birkaç soru soralım ve aslında bazı durumlarda hiç de fark etmeden boynumuza doladığımız o gizli “bağlara”, bizi ilişkilerimizde “adeta boğuluyormuş gibi” hissettirebilen o bağımlılık hallerimize yakından bakalım… Üstelik bu konuda sandığımız kadar da masum değiliz, evet boynumuza doladığımız ipler olabilir ama bizler de farkında olmadan bu ipleri o çok sevdiklerimize dolamaktayız…

pexels-photo-175734

Tabi ki bunlar birbirimize dayattığımız o bağlılık durumundan sadece bir tanesidir. Örneğin, bir taraf sürekli birlikte planlar yapmak ister, fakat diğer taraf bu tavırdan dolayı daha da uzaklaşır. Niye diye sorabilirsiniz bu noktada, aslında uzaklaşan tarafı da çekecek olan şey “hayatına saygı duyulmasıdır”. Yani tek başına yaptıklarına, belki kız veya erkek arkadaşlarıyla bir araya gelmeyi tercih etmesine ve bizimle geçirebileceği vakit kadar sadece “kendini beslemek” için yanımızda olmadığı o anlara da aynı derecede ihtiyaç duyuyor olmasına…

Ve tabi ki daha derinden ve yakından baktığımızda bu ihtiyaçta, hemen ilk aklımıza gelen “beni benim onu sevdiğimden daha mı az seviyor”, “benden yeterince hoşlanmıyor mu”, “benimle birlikte olmayı benimle onunla olmak istediğim gibi istemiyor mu” gibi durumun “gerçekliğinden” tamamıyla uzak varsayımlarımızın hiçbiri aslında doğru değildir. Fakat bizler işte bu boyuna geçirilen ipleri kullanmaya o derece hazırızdır ki, bu durum oluştuğunda adeta karşımızdakine karşı “nefretle” dolarız, belki kavga ederiz veya mutlaka bir huzursuzluk haline bürünürüz.

Neden diye düşünecek olursak, bu durum yine sadece bizim bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Eğer bizler o muhteşem bağımsızlığımıza aynı derecede önem veriyor, herhangi bir evlilik halinin veya ilişki halinin hayatımızdaki “en önemli” kavram olması yerine hayatımızı güzelleştiren ve böylece “içinde bulunmaktan son derece mutlu olduğumuz zevk aldığımız” bir kavram olduğu bilincinde bulunduğumuzda kırılmak, darılmak veya “ben istenmiyorum” gibi egomuzun dalga dalga içimizi kapladığı hislerin kutbuna da çekilmiyor oluruz.

İşte sımsıkı tuttuğumuz bu ipleri bırakabilmemiz aslında kendimize gösterdiğimiz öz-saygımızdır. Dışarıdan bir güç bizleri kısıtlamaya çalışsa, tanımlamaya uğraşsa, olmadığımız kalıplara yerleştirmek için çabalasa, olduğumuz halimizle bize güvenemese, yani sürekli değiştirmeye çalışsa, bizler için böyle bir ilişki “mutluluktan” daha çok huzursuzluk kaynağı olacaktır.

Aynı şekilde bizler karşımızdakine bu duyguyu yaşattığımızda, örneğin; sadece üç saat geçireceği bir arkadaş buluşmasına gitmesine “izin vermediğimizde” veya kız arkadaşlarımız ile gece dışarıya çıkma hakkımız ilişki yaşıyor olduğumuz için elimizden alındığında işte o muhteşem ipler ortaya çıkar ve “öz-saygımız” rafa kaldırılmış olur.

Bu gibi durumlar, bizler öz-saygımızı koruduğumuzda yani öncelikle kendi seçimlerimize, kendi önceliklerimize, kendi hayatımıza saygı ile yaklaşmaktan asla vazgeçmediğimizde, sevdiklerimiz için de aynı anlayışta ve “saygıda” durabilmemizi sağlayacaktır.

Uplifers

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...