Sevgilimizle bir konuda tartıştığımızda ‘özel gününde misin’ sorusu bir tokat gibi yüzümüze çarpar. İş yerindeki bir sıkıntının ardından ‘sakın ağlayayım deme’ sesleri yükseliverir. Araba sürerken stop ettirdiğimizde ‘kadından şoför mü olur’ aşağılamalarını duyarız yanımızdan geçip giden sürücülerden. Ve en önemlisi de hakkımızı aradığımızda bizi bekleyen şey yalnızca kabalıktır: ‘Dua et ki kadınsın’ lafı beynimizde yankılanır.
Bu yankılar, yıllardır kafamızın içinde, iş yerlerimizde, spor salonlarında, yolda, otobüste, her yerde ama her yerde karşımıza çıkıyor. Kadın olmamızdan mütevellit doğuştan gelen bir arıza ile doğduğumuza inandırılıyoruz toplum tarafından. Hatta doğduğumuz gün değil de bir koca bulup da evlendiğimiz gün bir işe yarar hale geliyoruz.
Bu duygu ve düşünceleri sürekli hissetmemize karşın bu kez su yüzüne çıkmasını sağlayan Unbreakable Kimmy Schmidt dizisi oluyor. Dizinin 3. sezon 5. bölümünde yasa dışı tarikat kuran ve genç çocukları rehin tutan bir kadın kimse tarafından ciddiye alınmıyor. Onun tehlikeli olabileceği düşüncesi polisleri güldürüyor hatta moralini yükseltmek için megafona ‘bu aralar ne kadar da kilo vermişsin’ gibi sığ cümleler kuruyorlar.
Kadınları kilolarıyla, namuslarıyla, hassaslıklarıyla, alınganlıklarıyla, dış görünüşleriyle, giyimleri ve kuşamlarıyla yargılamamayı bir türlü öğrenemiyor dünya. Hatta gün geçtikçe daha beter bir hale bürünüyor.
Bu kabustan bir gün uyanacak mıyız; onu da bilemiyoruz. Fakat artık kadınlara sırf kadın oldukları için farklı davranmaktan vazgeçmenin zamanı geldi!