by Serinletici Sinema Kulübü bu hafta, mucizelere inanmayanlar için bir hikaye ile karşınızda. Yılın bu zamanını gereksiz olarak nitelendirip kendinize ve sevdiklerinize küçük sürprizler için zaman ayıramıyorsanız belki de etrafta gezinen mucizeden payınızı almamışsınız demektir.
The Spirit of Christmas filmi ile mucizelerin dünyasına adım atmaya hazır mısınız?
En önemli basamak…
Kate Jordan başarılı ve işkolik bir avukattı. Terfi almasına çok az kalmıştı. Ne de olsa bunun için gece gündüz çalışmıştı; kariyerindeki en önemli basamağa sonunda ulaşmıştı. Patronu Oliver, Kate’e terfiyi alması için bir şart koşmuştu. Gönülsüz de olsa üç haftalığına Vermont’a giderek oldukça pahalı bir mülkün satış işlemlerini gerçekleştirecek ve her şey yoluna girmiş olarak evine dönecekti. Evine ve işteki yeni görevine…
‘Hayaletli ev’
Kate, soğuk hava koşullarına rağmen Vermont’a gelmeyi başarmış ve satışını gerçekleştireceği bu eski evden bozma otele yerleşmişti. Otel gayet iyi durumdaydı ve gelecek vaat ediyordu. Bu da demektir ki Kate şimdiden işi kapmıştı! Tabii otelin yöneticisi Rafferty, Kate kadar ümitli değildi. Bu evin hayaletli olduğuna ve satılamayacağına dair fikirleriyle Kate’i bu işten vazgeçirmeye çalışıyordu. Fakat Rafferty’nin bilmediği bir şey vardı: Kate asla duygusal biri olmamıştı; ne aşka ne hayaletlere ne de mucizelere hiçbir zaman inanmamıştı.
Hiç beklemediği anda!
Hayalet hiç beklemediği bir an karşısında belirdiğinde, Kate hırsızlık ihbarında bulunarak kasabanın şerifini alarma geçirmişti. Fakat eve ne zorla girilmişti ne de bir şey çalınmıştı. Kate, gördüğü adamın kim olduğunu merak ediyor ve bir daha ortalarda gözükmemesini diliyordu. Ne yazık ki genç kadının dileği gerçekleşmeyecekti. Çünkü hayalet yine ortaya çıkmıştı. Kate, onun bir hayalet olduğunu kabul etmiyor; hayalet ise tanımadığı bu kadının evinden bir an önce gitmesini istiyordu.
Gizem ve acı…
Zavallı Kate, sonunda bir hayaletle baş başa olduğunu anladığında onunla bir anlaşmaya varabileceğini düşünmüştü. Belki hayaleti ışığa doğru gitmeye(!) ikna edebilirse, o zaman evi satar ve kendi sakin ve ‘hayaletsiz’ evine dönebilirdi. Hayaletin adı Daniel idi. Yıllardır her Noel hayata dönüyor ve sonrasında ortalıktan kayboluyordu. Daniel’ın geçmişinde bir hayli gizem ve acı saklıydı. Kate bu adamın gizemini çözmeyi her şeyden çok istiyordu.
100 yıl öncesi…
Daniel, bu huysuz hanımefendinin varlığından bir hayli rahatsızdı. Üstelik huysuz olması gereken kendisinin hakkıydı; ne de olsa bir hayaletti. Kate ile büyük bir çıkmaza düşmüşlerdi; ikisinden biri geri adım atmalı ya da orta yolda buluşmalıydılar. İlk adımı kimin attığı önemli değildi, işe birbirlerini dinlemek ve anlamaya çalışmakla başladılar. Kate’in bundan sonraki ilk hedefi Daniel’ın başına gelenleri ortaya çıkartmaktı. Bunun için de yaklaşık 100 yıl öncesine yönelik bir cinayet araştırmasına başlaması gerekiyordu.
Bilinmezlik.
Daniel ve Kate hiç anlamadan birbirlerinin kalplerinde yer etmişlerdi. Bugünün ağırlığı ve geçmişin bilinmezliği arasında kalmışlardı. Daniel’ın başına gelenleri ortaya çıkarınca her şeyin yoluna gireceğini düşünmüştü Kate. Fakat kalbinde hissettiği bu derin acı ona hiçbir şeyin yolunda olmadığını söylüyordu. Belki de kader son sözü söylememişti. Ne de olsa Noel zamanı her şey olabilirdi. Mucizelerden ümidinizi kesmeyin, hiç beklemediğiniz anda gelip sizi bulabilirler.
İyi seyirler…
Serinletici Sinema Kulübü puanı:
Fragman:
