Korku – Stefan Zweig

Share

Bir kişi korkuları ile yaşayabilir mi? Bu korkular onun sırtında yük olduğunda kişi ne yapmalıdır? O korkuyu saklamalı mı yoksa korkuyu açığa çıkarmalı mı?

Korku açığa çıktığında yaşama ihtimali olan ceza sizce korkudan ağır mıdır? Yoksa korku mu cezadan daha ağır?

“Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa hafif de, hiç bir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.” demiş Stefan Zweig bu kitabında.

Korkularımızdan kaçma fikri ne kadar gözümüze cazip gibi görünse de bir yerden sonra kapana kısıldığımızı hissederiz. Bu kapana kısılma ile belki de yapılmaması gereken ne varsa yaparız.Tıpkı kitaptaki ana karakterimiz Irene gibi.

Yeter ki o korku peşimizi bıraksın. Yeter ki hayatımızdan çıksın ve derin bir nefes alalım. Aslında o derin nefesi korkularımız ile yüzleştiğimizde de alabileceğimizin farkında olmak istemeyiz. Hayat korkularımız olmadan daha güzel gelir. Korkularımızı görmezden gelmek hep en kolayıdır. Peki ya yüzleşmek?

Kitapta bir kadının korku psikolojisi ile neler yaptığını korkunun hayatını nasıl değiştirdiğini Zweig’in kalemi ile okuyoruz. Kısacak gibi görünen ama anlam derinliği fazla olan bir kitap Korku.

Irene aşığının evinden çıkarken onu tehdit edecek kadından habersiz bir an önce evine gitmek ister. Fakat sokak kapısında o kadınla karşılaştığında onun tehditleri ile ne yapacağını bilemez. Bu sır öğrenilirse o burjuva hayatına ne olacaktır? Kocası ne diyecektir? Bir daha çocuklarını görebilecek midir?

Kafasında bu düşünceler yiyip bitirirken usta kalemiyle Zweig bize onun korkusunu sanki biz yaşıyormuşuz gibi okuyucuya korkuyu aktarmayı başarır. Sanki Irene’nin korkusu bizim korkumuz olur.

Peki ya bizim içimizdeki korkular?

Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

“Her şey ne kadar iyi olabilirdi şimdi, diye geçirdi içinden, tek bir sözcük söylemesi yeterliydi, küçücük bir sözcük.”

“Zamanın çoktan sildiği bir hata için cezalandırılabilir miydi insan?”

“İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.”

“İnsanın vedalaşmak için ne kadar az zamana ihtiyacı olduğunu ve yanında götüremeyeceğini bilince her şeyin ne kadar değersiz göründüğünü fark edip korktu.”

“Yarın, ne kadar yakın ve ne kadar sonsuzca uzaktı.”

“Belki de insan en büyük utancı kendine en yakın hissettiklerine karşı duyar.”

“… belki de tam zamanında bir haksızlığın farkına vardığım için. Bu insanı her zaman rahatlatır Irene, her zaman..”

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...