Serinletici Sinema Kulübü: Moana

Share

‘Kız gibi’ benzetmesiyle kız çocuklarını değersiz göstermeye çalışanlar kendini kandıradursun; o sırada biz de muhteşem cesarete sahip bir kızın kahramanlık hikayesini izleyerek ilham alalım.

Serinletici Sinema Kulübü, haftanın filmi Moana, kahramanlık hikayelerinde erkekler karşısında kızların da başrolü hak ettiğini kanıtlıyor…

Farklıydı…
Moana küçüklüğünden beri diğer çocuklardan farklıydı. Büyükannesinin anlattığı hikayeler diğerlerini korkuturken Moana’yı büyülerdi. Hep o hikayelerin içimde yaşamak ve maceralara atılmak isterdi. Kendini denize ait hissediyordu; fakat ne zaman denizin yolunu tutsa babası ona engel oluyordu.

İçindeki ses…
Babasına göre Moana’nın görevi halkına liderlik etmek ve yol göstermekti. Kendinden sonra kabilenin başına Moana geçecekti. Yıllar içinde onu mükemmel bir şef olmak için hazırlamışlardı; fakat Moana’nın içindeki sesi bir türlü susturamamışlardı. O ses Moana’ya denize ait olduğunu fısıldıyordu.

Peki ya hayalleri?
Moana mükemmel bir evlat, kabileye iyi bir şef olmak istiyordu; ama her defasında suya geri dönüyordu. Babası, suyun tehlikelerine karşı onu dizginlemeye çalışsa da, Moana içindeki tutkuyu bir türlü dizginleyemiyordu. Nedense kendisi için planlanan hayata bir türlü uymadığını hissediyordu. Hayalleri vardı; fakat gerçekleşip gerçekleşmeyeceklerinden bile kuşkuluydu.

Benimsemek…
Kalbinden geçenleri değil de babasının ona uygun gördüğü rolü benimsemeye karar vermişti Moana. Ölüm döşeğindeki büyükannesi Tala ise ona bambaşka bir nasihat vermişti: Denize git! Denizleri aşmalı ve hem ailesine hem de halkına yardım etmeliydi.

Zorlu görev başlasın!
Denize açılmıştı. Öncelikle Maui’yi bulmalı ve yıllar önce çaldığı Tefiki’nin kalbini yerine koymalı, bunları yaparken hayatta kalmalı ve eve ailesinin yanına dönmeliydi. Moana, Maui’yi bulmasına bulmuştu fakat Maui bu zorlu görevi yerine getirmek şöyle dursun tehlikeden uzak durmak için her şeyi yapardı.

Karanlık.
Moana yılmadı. Hem kendini hem de Maui’yi ikna etti. Maui, yıllar evvel Tanrıça Te Fiti’nin kalbini çalmıştı. Aslında niyeti kötü değildi; ama sonrasında her şey karanlığa bürünmüştü. Tek tek bütün adalarda hayat sönmeye başlamış, Te Fiti’nin adası ise canavarların evi olmuştu.

Kahramanlar ve kalpleri…
Bu büyük bir sınavdı. Yalnızca kahramanlar değil kalpleri de sınanmıştı. Tutkuları, güçlü ve zayıf yanları, hayalleri, bencillikleri, korkuları ve cesaretleri yarıştı. Sonunda kazanan tabii ki iyiler oldu. Çünkü iyi biri olmanın koşulu doğa anaya saygı duymaktan ve onun kalbini kırmaktansa çiçeklerle süslemekten geçiyordu.

Kader meselesi…
Bazen olmayı dilediğimiz gibi biri olmak, yapabilmeyi dilediğimiz şeyleri yapmak, kaderimizde yoktur. Belki de biz yeterince mücadele etmediğimiz için o hayalleri hak etmiyoruzdur. Hayal edin, mücadele edin ve ne olursa olsun vazgeçmeyin!

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Fragman:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...