Serinletici Sinema Kulübü: The Hundred-Foot Journey

Share

Serinletici Sinema Kulübü’nde haftanın filmi The Hundred-Foot Journey, pazartesi gecesi sinemasına lezzetli baharatlar, tatlı tanışmalar, kalbe dokunan aşklar ve ilham alınacak başarılar katıyor.

Peki size neler katacak bu eşsiz hikaye? Hadi başlayalım…

Tanrı vergisi bir yetenek…
Hassan ailesiyle Hindistan’ın Bombay kentinde yaşıyordu. Çocukluktan beri yemek yapmaya çok düşkündü. Yaptığı bir yemeğin kokusu, tadı, içine koyduğu malzemelerin her biri Tanrı vergisi bir yeteneğin timsaliydi. Annesinin küçük yaşlardan beri Hassan’ın içindeki yeteneği görmesi ve onu desteklemesi ile Hassan genç yaşında harika bir aşçı olmuştu. Ne yazık ki çıkan bir ayaklanma sonucu hem annesini kaybetmiş hem de doğup büyüdüğü evinden ayrılmak zorunda kalmıştı.

the hundred-foot journey bombay fire ile ilgili görsel sonucu

Yolculuk tamamlanmamıştı.
Külüstür bir arabayla yolculuğa çıkmışlardı. Önce bir sene Londra’da kalmışlar fakat hem bu ülkenin hem de sebzelerinin yeterince tadı olmadığını düşünerek tekrar yollara düşmüşlerdi. Pek çok ülke ve şehri arkalarında bırakmışlardı. Ne yazık ki Hassan’ın babası Papa henüz yolculuklarını tamamladıklarını düşünmüyordu. Bir iz arıyordu geleceğe dair, henüz bu ize rastlayamamıştı. Onun yerine bu görevi eski arabanın frenleri devralmıştı. Boşalan frenler onları geçip gitmekte olan bir kasabada konaklamaya zorlamıştı.

the hundred-foot journey margueritte car ile ilgili görsel sonucu

Ah Madam Mallory!
Uzak yollardan gelerek bu küçük kasabada mahsur kalan bu eğlenceli yabancılara yardım eli uzatan ise Marguerite olmuştu. Marguerite, Madam Mallory’nin restoranında şef yardımcısı olarak çalışıyordu. Amacı şef olmaktı ama o da henüz yolculuğunu tamamlamamıştı. Madam Mallory, eşini kaybettikten sonra hayattaki meşgalesi bir adet Michelin yıldızı bulunan Le Saule Pleureur adındaki muhteşem restoranına bir yıldız daha elde edebilmekti. Margueritte ise yemeklerin sırrına erişmek ve mesleğinde yükselmek istiyordu.

the hundred-foot journey wallpaper ile ilgili görsel sonucu

Rakip sav’aşçı’lar…
Fakat Madam Mallory restoranının karşısındaki bu harabe konağı alan Hintli komşularından hiç memnun değildi. Asla kendi restoranına rakip olamazlardı; fakat bu çocukta bir şey vardı. Yemekleri yapan Hassan’dan herkes övgüyle bahsediyordu. Peki ama yıllardır ilmek ilmek ördüğü asil restoranı bu garip insanlar yüzünden kayba mı uğrayacaktı? Asla. Rekabet başladı.

the hundred-foot journey wallpaper ile ilgili görsel sonucu

Kaderi değişmişti.
Düşmanlık değildi bu daha çok rakibini tanımak için atılan cesur ve eğlenceli adımlardı. Trajik bir olay sonucu Hassan’ın ellerinin yanması, Madam Mallory’nin yüreğinde bir yerlere dokunmuştu. Hassan bu mükemmel bir hanımefendi ve lezzet ustası olan madama yemek yapma fırsatı elde etmiş oldu. İşte bu an Hassan’ın kaderinin değiştiği andı. Önce Madam Mallory’nin restoranında çalıştı sonra ise ülkenin en ünlü restoranında şef olarak işe başladı.

Evine dönmeliydi…
Hassan’ın başarısı ailesini olduğu kadar Madam Mallory’i de mutlu ediyordu. Fark etmemişlerdi belki ama uzun zaman önce bir aile olmuşlardı. Papa oğlunun ünlü bir şef olmasıyla ne kadar gurur duysa da onun kalbiyle ne denli gurur duyması gerektiğinin sonradan farkına vardı. Zenginlik ve şöhreti bir kenara bırakan Hassan, evi olarak hissettiği yere döndü: Madam Mallory’nin restoranına. Burada hem sevdiği kadın hem de sevdiği mutfak vardı. Başarının sırrı sevdiklerinin yanında olmasında saklıydı.

İlham kaynağı…
Bombay’den Fransa’ya uzanan bu uzun ve bir o kadar da imkansız yolculukta Hassan ve ailesi hayata yeniden başlamak için cesurca adımlar attılar. Onların adımlarını destekleyen, başlangıçta kucak açmasa da sonrasında tüm aileye kol kanat gerek Madam Mallory’nin altın kalbinden ilham aldığımız bu güzel hikaye, hala iyi insanların var olduğuna dair inancımızı tazeliyor.

the hundred-foot journey final madame mallory ile ilgili görsel sonucu

Sahi iyi insanlar hâlâ var, değil mi?

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

 

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...