Günümüzün modern otoportresi kabul edilen ve fotoğraflanan ile fotoğrafçının aynı kişi olduğu selfie kişinin kendini arama serüveninin geldiği son noktadır. Her selfie çekişimizde, kendimizi en iyi halimizle görmeyi hedeflemesek ve bolca gülünç halimizi göstersek de öz çekim yapmaktaki amacımız bakidir: Kim olduğumuzu, neye, kime benzediğimizi öğrenmek.
Ama egonun kendini bulmak için icat ettiği bu yeni kurnazlık bile başka birinin hakkımızdaki görüşünün yerini tutamaz. Zaten kendi çektiğimiz fotoğraflara aynı anda hem hayranlıkla hem de tarafsızlıkla bakmamız mümkün mü? Kişinin ihtiyacı olan şey bir izleyici kitlesidir.
Birçok pozitif psikoloji uzmanı, kendini olduğundan daha güzel/yakışıklı ve zeki bulan insanların gerçekçi ve alçak gönüllü kalmaya özen gösteren ve kendini eleştirebilen insanlara göre daha mutlu olduğunu belirtiyor. Nitekim narsisizmden gözümüz kör olmadığı sürece, kendimizi, varlığımızı değerli görmek daha iyi bir yaşama kapı açar.
Hem belki de dünya, daha iyi bir noktada olmayı hak ettiğini düşünenler için daha renkli ve sevimli bir yerdir, ne dersiniz?
“Ben” algısı üstüne
* Kendimiz hakkında zihnimizin yarattığı “Ben” algımızda yanılıyoruz. Gerçek varlığımızın bu algıyla oluştuğunu sanıyoruz.
* Bir başkasının bize olan bakışı bize kim ve ne olduğumuzu anlatır.
* Kendimizi aynada olduğumuzdan daha iyi görmek, bizi iyi hissettiriyor, mutlu ediyor.
Okuma Önerisi
“Boş Ayna”, Dr. Karly McBride, Okuyan Us Yayınları
“Ben İdeali”, Janine Chasseguet-Smirgel, Metis Yayınları
psychologies.com.tr