Sivrisinek Şehirde – Erlom Ahvlediani

Share

Bu kitabın yorumuna başlamadan önce söylemem gerekenler var: Öncelikle kitabı sakın bir kafayla okumanız gerekiyor. Konudan konuya atlama durumu çok fazla olduğu için ilk başta, “Bu ne, ben ne okuyorum?” hissine kapılmanız mümkün. Yazar bilinç akışı tekniği ile bu romanı yazdığı için sembolik anlatım çok fazla. Anlam veremeyeceğiniz başka konulara bir anda geçiş mevcut. Düşüncelerin üzerinize doğru gelme ihtimali de var. Ancak bu durumu kitabın sonunda -düşünceler bir araya geldiğinde- kafanızda oturacak. Bu yüzden bu kitabı bitirmek için okumayın. Sindirerek okumalısınız.

Kitapta zaman da belirsiz olduğu için bazı olayları okurken, “Ben bunu okumadım mı, ne ara geçmişe doğru gitti?” diye düşünebilirsiniz. Bu yapmasının bir nedeni var. Zamanın ne olduğunu gelecek mi, şimdi mi yoksa geçmiş mi olduğunu okuyucunun kendine sormasını istiyor. Mekanların da belirsizliği bu yüzden. “Aslında insan nerede, olduğu yerde mi yoksa başka bir yerde mi?”

Kitabın daha da ilginç olmasının nedeni, canlı veya cansız ayrımı yapılmadan herkesin ve her şeyin bir ruhu olduğuna inanılarak -reenkarnasyon kavramını düşündürerek önceki hayata da vurgu yapılarak- yazılması. Önceki hayatında bir taş ve bir balık olduğunu bilen -bilen kelimesini bilerek kullandım çünkü taşken veya ballıkken yaşadıklarını da anlatıyor yazar.- yazarın anılarını da okuyoruz.

Yaşam ve ölümün en ince ayrıntısına kadar sorgulayacağınız bir kitap. Bir kişi neden yaşar? Amaçlar, hisler, düşünceleri nedir? Ölmek bir kurtuluş mu? Kitabı okurken bu tarz soruları kendinize sorma ihtimaliniz var.

Bütün sivrisinekler öldüğünde geriye kalan -ölmeyi reddeden- bir sivrisineğin katilini aramasını okuyoruz ana hatlarıyla. Tabi ki bu arama bir sembolden ibaret. Çünkü katilinin onu öldürmesini istiyor. Yaşamak, kaçmak varken neden katilini arar biri? İşte bu soruyu sorarak okudum bu kitabı.

Kitaptaki karakterlerin her biri bir sembol. Bir insanı anlatıyor. Cimşer yaptığı her hareketin arkasındaki sonucu bile düşünen, sorgularken kendini yoran, hani bazen, bunu da sorgulama, dediğimiz insanlar olur. İşte Cimşer onlardan biri. Özellikle eşyaların ruhu olduğuna inanan ve yeri değiştiğinde endişelen, “Ya değişmeseydi ne olurdu?” diye kendine sorular soran biri.

Lia, davranışlarının insanlara garip geldiğini anlayan ancak nedenini bilemeyen biri. Hayatı anlamaya çalışırken onu anlayan insanlar var Özellikle abisi Gia. Gia da toplumun sistemine alışmış farklı bir şeye şaşıran biri. Dediğim gibi her karakter bir kişiyi sembolize ediyor.

Hastalık, iyileşme nedir? sorularını sorgulayacaksınız kitabın sonunda. Benim için farklı bir deneyim oldu bu kitap. Bazı kişileri yorabilir ancak farklı ve anlaşılması zor bir kitap okumak isterseniz bakabilirsiniz.

“En gerçek yolculuk, kendi içinde yolculuk etmektir. Bunun dışında her yolculuk, bir yanılsamadır.”

“Her şey, her şeyi hatırlatıyor bize. Cansız varlıklar bize canlı varlıkları hatırlatıyor. Soyut hisler belli objeleri çağrıştırıyor. Her şey birbirine karışıyor. Her şey kaosa doğru sürükleniyor…”

“Düşünceler ipliğe dizilmiş inciler gibidir. Eğer iplik koparsa, düşünceler dağılıyor ve kayboluyor.”

“Acıma, tuhaf ve var olan bir şey. Duygudaşlık ise, başkasını anlamanın en sağlam yoludur.”

“Herkesin kendi terazisi var, her birimiz bu teraziyi kendi içimizde derin bir yerde saklıyor ve gizliyoruz.”

“Ben canlı bir menekşeyi hiç görmedim. Ormanda hiç menekşe görmedim. Böyle menekşeyi ne yapayım ben? Suya koysam da kuruyacak. Ben de oturup menekşenin nasıl kuruduğunu mu seyredeyim? Sonra kurumuş menekşeyi pencereden dışarıya mı fırlatayım… Gia, şu çakılı alıp eve getirsen daha iyi olur, hiç olmazsa asla kurumaz…”

“Bu boş sayfa, söylemek istediğim şeyi en iyi biçimde anlatıyor: “Söyleyecek hiçbir şeyim yok!””

“Kendini kurtarmaktan daha zor bir şey yok bu dünyada.”

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...