İran’dan Kürk Mantolu Madonna Çevirisine Sansür

Share

Usta yazar Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna isimli romanı Farsçaya sevrildi. Fakat İran Kültür ve İslami İrşat Bakanlığı, tercüman Zeynep Abdi Golzar’dan kitaptaki “öpme” fiillerini kaldırması koşuluyla yayına izin verdi. Bunun üzerine Golzar, kitabın 71’inci sayfasında yer alan “Onu çıplak sırtından öptü” cümlesini “Dudaklarını onun çıplak sırtına yaklaştırdı” olarak değiştirdi.

kurk-mantolu-madonna1

Sabahattin Ali’nin 1943 yılında yayınladığı ve Türk edebiyat tarihinin en sevilen romanları arasında yer alan ‘Kürk Mantolu Madonna’, İran’da da ses getirdi. Ankara’da yaşayan Tebrizli mütercim tercüman ve ressam olan Zeynep Abdi Golzar, sıra dışı bir aşk hikâyesi olması ve kullanılan dilin yalınlığı, edebi zenginliği açısından romanı Farsçaya çevirme kararı aldı.

Golzar, kitabın çevirisini İran’da bir yayınevine gönderdi. Yayınevi ise İran yasaları gereği, onayın verilmesi için çeviriyi Kültür ve İslami İrşat Bakanlığı’na gönderdi. Kitabın onaylanmasını bekleyen Golzar’a bakanlıktan bir yazı geldi. Bakanlık kitabın yayınlanabilmesi için metinde bazı değişikliklerin yapılmasını istedi. Romanda geçen tüm ‘öptü’ fiillerinin iptal olması şartı iletildi.

Bunun üzerine Golzar, kitabın 71’inci sayfasında yer alan “Onu çıplak sırtından öptü” cümlesini “Dudaklarını onun çıplak sırtına yaklaştırdı” olarak değiştirdi. 120’inci sayfada yer alan “Yüzünü yanağıma koydu” ifadesi de kitaptan tamamen çıkarıldı. Golzar, bu bölümlerin çıkarılması ile ilgili olarak şöyle konuştu:

“Onu çıplak sırtından öptü’ ifadesinin kaldırılması istendi. Ben de acaba ne yapabilirim diye düşündüm. Bazı yerleri kilit cümleler ve tamamen kaldırmak istemedim. Sıkıntı öpmekte olduğu için, ‘dudaklarını onun çıplak sırtına yaklaştırdı’ diye değiştirdim. ‘Yüzünü yanağıma koydu’ ifadesini de tamamen kaldırmamı istediler. Onu değiştiremezdim, mecburen kaldırdım. ‘Biraz içtikten sonra sarhoş olmuştu, sıcak nefesi yüzüne değdi’ cümlesinin de kaldırılmasını istediler. Değiştirme olanağım yoktu bu cümleyi de kaldırdım.”

Yapılan değişikliklerin ardından bakanlığın kitabın basımına onay verdiğini kaydeden Golzar, “Kitap birinci baskısında bin tane basıldı ve hepsi satıldı. Şu anda da matbaada ikinci baskı aşamasına geçildi” dedi. Son olarak da Yusuf Atılgan’ın ‘Canistan’ kitabını çevirdiğini belirten Golzar, “Yusuf Atılgan’ın güçlü bir yazar olduğunu duydum. ‘Aylak Adam’ı okudum; ama çevirmek bana biraz zor geldi. Sonra baktım ‘Canistan’da bir köy hayatı anlatılıyor. Her kültürde yaşanan olaylar var. İran’a da uygun olacağını düşündüm. 25 Kasım’da bakanlığa onay almak için gönderdik, ama bugüne kadar yanıt gelmedi” diye belirtti.

Romanın konusu şöyle:

Romanın baş karakterleri Maria Puder ve Raif Efendi’dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik,sessiz ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır. Sevmediği bir kadınla evlenmiştir, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendi yön verememiş, başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur ve bunu günlüğüne aktarmıştır.

20’li yaşlarında babasının isteği üzerine gittiği Berlin’de, sanata olan ilgisi sayesinde bir sanat galerisine gider. Galerideki tablolar arasında bir sanatçının otoportresini görür ve tablodaki kadını hiç tanımamasına rağmen platonik olarak aşık olur. Bu tablo onda daha önce hiç hissetmediği duygular uyandırır. Raif Efendi tablodaki portrenin, Andrea Del Sarto tarafından yapılmış “Madonna delle Arpie” isimli tablodaki Madonna’nın portresine benzediğini düşünür. Tabloya o kadar hayran olur ki fırsat buldukça tabloyu görmeye gider, fakat başka gözlerin onu takip ettiğini farketmez. Artık ritüel halini alan bu tabloyu seyretme seansınlarından birinde bir kadın onun yanına gelir. Bu kadın, tablonun sahibi olan sanatçı Maria Puder’dir. Maria, Raif’in tabloya olan hayranlığının farkındadır. Raif ise başta onun kendisiyle alay eden biri olduğunu düşünür. Tablonun sahibi ile konuştuğunu öğrenince ise dünyası bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değişir.

Maria’nın karakteri Raif’e göre daha dominanttır. Kendisinin bir erkek gibi özgür yetiştiğini, canı ne isterse onu yaptığını Raif’e anlatır. Hatta Raif’i de çok naif bulduğunu dile getirir. İkisi bu özellikleri sayesinde birbirlerini tamamlarlar ve uzun süren bir arkadaşlık başlar. Raif Maria’yı çok sevmektedir fakat Maria’nın kendisine olan hislerinden emin olamaz. Yine de onun her istediğini yapmaya çalışır. İkisi beraber rüya gibi günler geçirirler fakat her zaman olduğu gibi bu romanda da hikayenin sonu kötü biter. Bir gün Raif, babasının öldüğünü öğrenir. Havran’a dönme kararı alır. Maria ile burada mektuplaşmaya devam edecektir. Birkaç mektuptan sonra, Maria’nın mektupları kesilir. Raif bunu hayra yormaz ve Maria’nın kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür. Raif’in asla bitmeyecek olan kasvetli günleri burada başlar. Sevmediği bir kadınla evlenir. Ancak mektupların kesilmesinden tam on yıl sonra Raif, Maria’nın akrabasını Ankara’da görür. Ondan da Maria’nın öldüğünün haberini alır. Üstelik Maria’nın mektuplarında sadece “iyi haber” olarak nitelendirdiği gerçeği de o anda öğrenir. On yıl önce Maria, Raif ile kız çocuklarını dünyaya getirdikten bir hafta sonra koma halinde ölmüştür.

Ölümünün yaklaştığını anladığında, bu güzel günleri kaydettiği defterinin yakılmasını genç iş arkadaşından rica eder. Genç iş arkadaşı da Raif Efendi ile ilgili bu gizemi çözmek ve onu daha yakından tanıyabilmek için defteri okur.

Hürriyet

Tolga Erbak

Kırklareli’de doğan Tolga Erbak, ilk ve orta öğretimini aynı şehrin Lüleburgaz ilçesinde tamamladı. Eğitim yaşamına İstanbul Kültür Üniversitesi’nde işletme okuyarak devam eden Tolga, üniversite yaşamının ardından İngiltere’de dil eğitimini tamamladı. Bu süre zarfında online dergi EDergim’in genel yayın yönetmenliği, yabancı film/diziler için altyazı çevirileri ve çeşitli dergi & sitelere Formula 1 haber çevirileri yapıp köşe yazıları yazan Tolga, aynı zamanda Türkiye’de önemli yer tutan sözlük sitelerinden Limon Sözlük’ün de kurucusu. Tolga Erbak’ın 2010 yılında başladığı ilk romanı Gidecek Var, yaklaşık 1,5 yılda tamamlandı ve 2012′nin Aralık ayında, Cinius Yayınları’ndan çıktı. 2015 yılında Beykent Üniversitesi İşletme Yönetimi (MBA) bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Tolga, yine 2015’te, internet kullanıcılarının değişen beklentileri çerçevesinde Limon Sözlük’ü yeniden konumlandırarak aktüel haber-eğlence sitesi Serinletici'nin kurulmasına öncülük etti ve halen Serinletici genel yayın yönetmenliği konumunda yer alıyor.

You may also like...