Odamda Yolculuk – Xavier De Maistre

Share

Yolculuk yapmak sadece bir yerleri görerek mı gerçekleşir? Eğer bir yerde mahkum kaldıysanız ve özgürlüğünüz elinizden alındıysa bu durum yolculuk yapmanız için engel midir?

Yazar, yaptığı bir düellodan dolayı odasında kırk iki gün mahkum edilmiştir.Küçücük bir odada mahkumluğu özgürleştirmek nasıl mümkündür?

Kitabı okurken Deniz Gezmiş’in şu sözü aklıma geldi:

“Burada ölen yalnızca bedenimdir ki zaten ölümlüydü, ölecekti ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak.”

Bedeni tutsak olarak konulan odasında ruhu ve düşünceleri ile yolculuk yapan yazarın yazdıklarını okuyoruz. Odasının nasıl bir yer olduğunu okuyucuya betimleyerek anlatır. Ayrıca düşüncelerinin akışını da okuyucuya aktararak onları da yolculuğuna davet eder.

Gördüğü her nesne ile anıları yeniden şekillenir ve canlanır. Anıların gücü ile yaşadıklarına ve düşüncelerine doğru bir yolculuk…

“Mektupları o zaman ve bugün incelediğimde, artık hiç ilgilendirmeyen projeler için ölesiye çırpındığımızı görüyorum. Bir olaya büyük bir mutsuzluk olarak bakmışız; fakat mektubun sonu eksik ve olay tamamen unutulmuş: ne olduğunu bilemiyorum. Binlerce önyargının istilası altındaydık; dünyayı ve insanları hiç tanımıyorduk; fakat yine de ilişkimizde nasıl bir sıcaklık vardı! Ne yakın bir ilişki! Nasıl da sınırsız bir güven!Bizler hatalarımızla mutluyduk. Ah, ya şimdi! Artık her şey değişti; başkaları gibi, bizim de insan kalbini okumamız gerekti; ve hakikat, ortamıza bir bomba gibi düşerek yanılsamanın büyülü sarayını sonsuza dek yok etti.”

Yazar hayatı ve yaşadıkları tekrardan anımsayarak tespitler yapar. Mesela insanın ruh ve hayvandan oluştuğunu dile getirir. Duygu ve düşünceler ile hareket ettiğimizde ruhumuz düşünmediğimiz zaman ise hayvanımız devreye giriyor. Hatta bu durum ile ilgili örnekler vererek tespitini açıklıyor.

Hayatınızı düşündüğünüzde engelleri kendimiz yaratmıyor muyuz? Mesela yapamayacağımız bir şeyi kendimiz zihnimizde yaratmıyor muyuz? Küçücük bir odada yolculuk olamayacağını da belki kendimiz yaratabilirdik ancak yazar bu yolculuğu gerçekleştirdi. Bence düşünülmesi gereken durumlardan biri de bu.

Kendimiz için de yarattığımız engelleri aşabileceğimizin bir kanıtı. Eğer sizi düşündürecek ve kendi hayatınızdan kesitlerin yeniden karşınıza çıkaracak kitaplardan hoşlanıyorsanız bu kitaba bakmanızı öneririm.

“Fakat gülünçlüklerle önyargılar bizim sefil doğamıza öylesine özgüdür ki, mezarın ötesinde bile daha bir süre peşimizden gelirler.”

“Sakalları uzun olduğu için ya da birinin aklına onları hasta bulmak gelip bunu onlara söyledi diye hasta olduklarına inanan insanları her gün görmüyor muyuz? Giysilerin insanların zihinleri üzerindeki etkisi öyledir ki, kendilerini yeni giysilerle ve pudralı peruklarla gördüklerinde daha iyi olduklarını düşünen hastalıklı, tıksırıklı kişiler vardır: Böyle özenli süslemelerle hem başkalarını hem kendilerini aldattıkları görülür; güzel bir sabah, saçları başları yapılı ölüverdiklerinde herkes şaşırıp kalır.”

“Madem size söylemem gerekiyor, kütüphanem romanlardan oluşuyor; evet, romanlar ve birkaç seçme şair.
Sanki yeterince derdim yokmuş gibi, binlerce hayali kişinin derdini de gönüllü olarak paylaşıyorum ve onları da kendiminkiler kadar canlı hissediyorum: Şu bahtsız Clarisse ve Charlotte’un âşığı için ne kadar gözyaşı döktüm!
Fakat böyle yapmacık derin üzüntüler arasam da, buna karşılık, içinde yaşadığım gerçek dünyada henüz bir arada göremediğim kadar erdem, iyilik, çıkarsızlık da var bu hayali dünyada.”

“Müzik nefes alan herkesi büyüler.”

“Biraz önce çıktığım yükseklerden bir anda inemem.”

“Kalbine ve ruhuna uygun bir dost bulan kimse ne mutludur! Zevk, duygu ve bilgi benzerliğinin birleştirdiği bir dost; hırstan ya da çıkardan başı dönmeyen bir dost; bir sarayın şatafatındansa, bir ağacın gölgesini tercih eden biri! Ne mutlu dostu olana!”

“Güzel bir ateş, kitaplar, kalemler; sıkıntıya karşı bunlardan iyi çare olur mu! Üstelik de kitapları ve kalemleri unutup tatlı düşüncelere dalarken ya da dostları eğlendirecek birkaç kafiye dizerken ateşteki odunları karıştırmak ne büyük zevktir! O zaman saatler üzerinizden akıp geçer ve sessizce sonsuzluğa düşerlerken kederli geçişlerini hissetmezsiniz bile.”

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...