Schindler’in Listesi – Thomas Keneally

Share

“Yaşam, bir saatlik olsa bile, hala yaşamdır.”

Beni en fazla etkileyen olaylardan biri hiç yaşamasam da İkinci Dünya Savaşı’dır. Bir düşünce uğruna milyonlarca kişinin katedilmesi benim tüylerimi ürpertiyor. Özellikle de gerçekten yaşanmış bir olayı okurken ilk sorum “Nasıl?” oluyor.  Oskar’ın soğukkanlılığı olmasa o şartlarda hem kendisi hem de kurtardığı insanlar hayatta olmayabilirdi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi katliamını anlatan Schindler’in Listesi, tamamen gerçek bir hikayeden kurgulanmıştır. Dönemin bir kaç fabrikatöründen biri olan Oskar Schindler’in fabrikasına işçi olarak aldığı bin yüz Yahudiyi kurtarma operasyonunu konu alıyor.

Oskar Schindler Çekoslovakya’da yaşayan bir ailenin en küçüğüdür. Babası zengin bir fabrikatördür. Fakat bu durum yıllar sonra değişecek ve iflas edecektir. Oskar ve ailesi Almandır. Yaşadıkları bölgede bir çok Yahudi de vardır ve herkes birbirleriyle çok iyi geçinmektedir. Fakat Hitlerin ortaya attığı nazi sosyalizmi ile birlikte Yahudi düşmanlığı başlayacak ve bu durum Yahudi katliamına kadar gidecektir. Oskar yirmili yaşlara geldiğinde iş adamı olmak ve babasının yolundan gitmek istemektedir. Hiç düşünmeden aldığı bir kararla bir köylü kızı olan Emilie ile evlenmişti. Krakow’a gitmeden önce bu evliliğin mutsuz bir evlilik olduğunu anlamış ve böylece eşini Çekoslovakya’da bırakarak Krakow’a gelmiştir.

Krakow çoğunluğu Yahudi nüfusa sahip bir şehirdir. Yahudiler buraya altı yüz yıl önce gelip yerleşmişler ve edindikleri resim, sanat, mühendislik gibi yetkinliklerle zengin olmuşlardır. Bu durum Almanları rahatsız edince Yahudilere karşı bir dışlama politikası başlamıştır. Oskar Schindler bu bölgeye geldiğinde önceden araştırmalar yapmıştı. İlk bulduğu adam bir Yahudi muhasebeci olan Itzhak Stern idi.(Bu arada Yahudiler hakkında sürekli kanun çıkarılıyordu İlk kanun Yahudilerin kollarında Yahudi olduklarını belirtmek için sarı renkli yıldız şeklinde bir Yahudi kumaşı takmak zorunda olduklarıydı.)Stern ve Oskar’ın karşılaşmasında ilk konuşan Stern oldu. Yahudi olduğunu belirtti ve konuşma başladı. Oskar’ın ondan istediği zengin Yahudi yatırımcılar bulmalarıydı. Birden kalifiye Yahudi işçiler. Oskar’ın ise yapacağı tek şey fabrikada üretilecek mallar için müşteri bulmaktı. Gittiği partilerde karizması sayesinde tüm üst düzey kişileri tanıyordu. Stern yapacak bir şeyi olmadığını görerek bu teklifi kabul etti.

İlk başta üç yüz elli kişi çalıştıran fabrika kısa zamanda çok yüksek üretim düzeylerine erişti.Yahudiler bu durumdan memnundular fakat işler daha kötüye gidiyordu. Amon Goeth adında alman subay Yahudileri Krakow’dan atma planını başlattı. Bazen yolda gördüğü herhangi bir Yahudiyi vurarak bazen yaşadıkları gettonun tümünü boşaltıp insanları gaz odalarında öldürerek, bazen ise sıraya dizip makineli tüfekle tarayarak yapıyordu. Oskar işçilerinin ölmemesi için bu tür adamlara sürekli rüşvet veriyordu. Oskar’ın fabrikası kısa sürede duyuldu. Herkes orayı yaşamak için bir kapı olarak görüyor ve girmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Krakow şehri neredeyse tamamen Yahudilerden arındırılmak üzere olduğunda Oskar en sonunda tüm işçilerini Çekoslovakya’ya taşıma kararı aldı. Bunun için çok paralar verdi. Bütün işçilerini listelere yazarak oraya taşımak istedi. Listede tam olarak bin yüz kişi yazılıydı. Yeni fabrika üretime başladı fakat hiç üretim yapmadı. Burası sadece savaş bitene kadar aileleri güvende tutmak için bir sığınaktı.

Altı ay sonra savaş bittiğinde kurtulan bin yüz işçiye Schindler Yahudileri adı verildi. (Bu Yahudilerin hepsi bir aileyi temsil etmektedir. En önemlileri Preffebergler, Perlmanlar, Levartovlardır.) Amon Goeth ve diğer katliam yapan kişiler asılarak idam edildi. Oskar ise 1974 yılında yaşama veda etti. Vasiyeti üzerine Kudüs Latin Mezarlığına gömüldü.

Kitaptan alıntılar:

“Burada çalışırken güvende olacaksınız. Burada çalışıyor olmanız, savaşın sonunu göreceğiniz anlamına geliyor.’

Bu sözle herkesi sersemletmişti. Bu tanrısal bir vaatti. Aciz bir ölümlü nasıl böyle vaatlerde bulunabilirdi ki?”

“Kader, sonu olmayan bir halat değildi.”

“… Oskar tuhaf ve ilginç bir şey söyledi. 

” Kilisenin bu gibi zamanlarda insanlara,” dedi, 

”cennetteki babamızın ufacık bir serçenin ölümünü bile önemsediğini söylemeleri 

epey zor olmalı.” Herr Schindler, insan yaşamının bir paket sigaradan daha 

değersiz olduğu böyle bir dönemde, papazlık yapmanın korkunç bir şey olacağını düşünüyordu. Stern de ona katıldığını belirtti, fakat konuşmanın gidişatına uygun 

bir biçimde, Herr Schindler’in biraz önce İncil’den alıntıladığı bölümün 

Talmud’daki karşılığını nakletmekten geri kalmadı. 

” Her kim bir hayat kurtarırsa, bütün dünyayı kurtarmış sayılır.”

“İnsanlar en ufak ihtimallere bile karşılık verirlerdi; bu ihtimal uzakta, kilitli kapılar ardında duruyor ya da dilsiz duvarların arasından hızla geçiyor olsa bile.”

“O bizim babamızdı. O bizim annemizdi. O bizim tek dinimizdi. Schindler bizi asla yarı yolda bırakmadı.”

“Hepsi birer kadından doğmuş olan ve evlerine mektuplar yazan bu adamların (O mektuplarda annelerine ne anlatıyorlardı?) utanmazlığı, Oskar’ın gördüklerinin içinde en kötüsü değildi. Onların utanç duygusundan bilhaber olduklarını biliyordu; sonuçta sıranın sonundaki muhafız kırmızılı çocuğun bu olanları görmesini engellememişti. Ama hepsinden kötüsü, bu adamların bir parça bile utanmalarının olmamasının, resmi bir yaptırım altında oldukları anlamına geliyor olmasıydı.  … Oskar o gün Krakusa Sokağı’nda devletinin izlediği siyasetin, geçici bir sapkınlık olarak adlandırılamayacak bir göstergesine tanıklık etmişti. SS mensuplarının yalnızca liderlerinin emirlerini uygulamakta olduklarına inanıyordu; çünkü aksi takdirde, sıranın sonundan giden muhafızın, minik bir çocuğun olan bitenleri izlemesine izin vermeyeceği aşikardı.”

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...