Serinletici Sinema Kulübü: Becoming Jane

Share

Realist bir yazardı Jane Austen. Buna nazaran kalbinin bir odacığını her daim romantizme ayırmıştı. Ne de olsa onun da yaşadıkları, yaşayamadıkları ve hayalleri vardı…

Serinletici Sinema Kulübü’nde haftanın filmi ‘Becoming Jane’ ile Jane Austen’ın romantizm ve katıksız gerçeklik ile kuşatılmış odacığını ziyaret ediyoruz.

Sevgili Jane…
Jane yazmayı seviyordu. Hiç üşenmeden sayfalarca yazdığı oluyordu. Bu hayatta en çok inandığı şey yazmak ve aşktı. Bu ikisi Jane için birer tutkuydu. Yaşadığı dönem düşünüldüğünde, yanlış şeylere merak sarmak gibi bir alışkanlığı olduğu düşünülebilirdi. Zira ne aşkın ne de yazarlığın kadınlar için uygun görülmediği zamanlardı. Kadınlar için en doğrusu, ailelerinin münasip gördüğü kişiyle evlenmek, muhakkak erkek çocuk doğurmak, evde nakış işlemek, misafir ağırlamak ve sıkıcılıktan bunalmaktı. Sevgili Jane, bu tanımların hiçbirine uymuyor; aksine kalıpları yıkmak için savaş veriyordu. Çünkü o Jane Austen idi!

‘Karşı konulamaz’
Günün birinde genç bir delikanlı dikkatini çekti Jane’in. Zeki ve ukala olduğu her halinden belli olan Tom Lefroy, Jane’in merakını uyandırmıştı. Karşılıklı bir çekim olduğu ortadaydı ve karşı konulamaz bir aşka dönüşmesi an meselesiydi. Jane bir yandan kalp çarpıntısını deneyimlerken diğer yandan da bıkmadan usanmadan yazıyordu. Adım adım ‘Aşk ve Gurur’a hazırlanıyordu. Ona ilham veren tabii ki de Lefroy idi. Hayatı bir anda heyecan dolu bir romana dönüşüvermişti. Tıpkı yazdığı hikayelerdeki gibi…

Delilikti, akılsızlıktı, ama…
Jane, Lefroy’a karşı hisleriyle meşgul iken varlıklı bir ailenin varisinden evlilik teklifi almıştı. Zenginliği ve acımasızlığı ile nam salmış Lady Gresham’ın yeğeni Mr. Wisley, Jane’den kendisinin eşi olmasını istemişti. Kalbi bir başkasına ait iken böyle bir teklifi nasıl kabul edebilirdi ki bir genç kız? Delilikti, akılsızlıktı, cahillikti belki ama; aşk insana bunları yapıyordu işte. Dahası Jane, güvenli ve aşksız bir evliliği değil; tutku ve roman sayfaları ile harmanlanmış bir hayatı arzuluyordu.

Gerçek hayat.
Ne yazık ki hikayenin bu bölümünde ‘gerçek hayat’ devreye girecekti. Tom Lefroy’un ve ailesinin geçim kaynağı varlıklı bir akrabadan geliyordu. Lefroy’un amcası Yargıç Langlois, Jane ve Tom arasındaki duygusal yakınlaşmayı onaylamamıştı. Hatta duyduğu andan itibaren bu fikirden nefret etmişti. Eğer Lefroy böyle bir deliliğe kalkışacak olursa, sonuçlarına da katlanacaktı. Hem kendisi hem de ailesi, geçimlerini sağlayan para kaynağını kaybedeceklerdi. Yargıç böylesine acımasız biriydi. Eğer onun çizdiği yoldan gitmezlerse, Lefroy ailesinin yarı yolda kalmaları kaçınılmazdı.

Bir anlığına…
Herkesin hayatında bir delilik anı olur. O an bazı kişilerde sonsuza kadar sürer; bazılarında ise bir çırpıda uçup gider. Jane ve Tom’un vermiş olduğu karar da böylesine bir andan ibaretti. Ya sonsuza kadar sürecekti ya da toza toprağa karışıp gidecekti. Ne yazık ki birbirine delicesine aşık bu çift, o önemli anı kaybetti. Jane, aşkın peşinden koşmaya dünden razı olabilirdi; fakat kendi mutluluğunun başkalarının sefaleti ve kaybı ile sonuçlanmasını istemiyordu. Mantıklı biriydi. Aklın ne zaman devreye girmesi gerektiğini bilenlerdendi.

Hayat ve seçimler…
Hayat seçimlerden ibaretti. Jane ve Tom da kendi hayatlarını ayrı ayrı yaşamayı seçtiler. Veyahut mecbur bırakıldılar. Şartlar bunu gerektiriyordu. Çıkacak savaşta pek çok yaralı olacaktı; onlar da en baştan mağlup olmayı seçtiler. Fakat unutmayı reddettiler. Jane, yaşadığı hayal kırıklığını onarırcasına mutlu sonlarla besledi romanlarını. Hiç evlenmedi. Tom ise, Yargıç Langlois’in desteğiyle okuyup avukat oldu ve toplumun gerektirdiği üzere iyi bir aile kızıyla evlendi. Mutluluğu yuvasında bulmaya çalıştı. Jane ise mutluluğu aramak gibi bir hisse kapılmadı.

Çünkü daimi mutluluğun kaçırdığı ‘o an’da olduğunun farkındaydı…

Yaşadıkları, genç, deneyimsiz ve aşık Jane’i, unutulmaz yazar Jane Austen’a dönüştürdü. Yaşadığı çağın gerektirdiklerini reddeden ve kendi yolundan gitmeyi seçen özgür bir kadına…

İyi seyirler!

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Fragman:

 

 

 

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...