Serinletici Sinema Kulübü: My Girl

Share

Bu hafta sinema kuşağında, kalpsiz olduğunu iddia edenleri bile dize getirecek bir filmi konuk ediyoruz. 90’lı yılların unutulmaz filmlerinden ‘My Girl‘, hem zamana hem de kalbimize meydan okumaya geliyor.

Serinletici Sinema Kulübü olarak bu haftaki mottomuz: ‘Kalbine bak yerinde mi?‘*

11 yaşında bir çocuksanız, hayat bazen eğlenceli bir oyundur, bazen ise tam bir savaş alanı. Tıpkı Vada’nın yaşamı gibi… Annesi, Vada’yı doğurduktan sonra yaşamını yitirmişti. Annesini tanıma şansına erişemeyen Vada, babası ve büyükannesiyle yaşıyordu.

Vada, kendi doğumu sırasında annesini kaybettiğinden, içten içe annesini öldürdüğünü düşünüyordu. Bu düşünce küçük bir çocuk için oldukça ağır bir yüktü.

Bu nedenle de Vada hem hayata hem de insanlara karşı hırçındı. Küçük bir kız olmasına karşın büyük duvarlar örmüştü etrafına.

Bu duvarlardan tek bir kişi geçebiliyordu: En yakın arkadaşı Thomas J.

Zamanının çoğunu en yakın arkadaşı Thomas J ile geçiren Vada, hastalanmaktan delicesine korkuyordu. Bu nedenle de her gün yeni bir şüpheyle soluğu doktorun yanında alıyordu.

Vada’nın babası Dan, mesleği icabı cenaze işleriyle ilgileniyordu. Ölmüş kişiler son yolculuğuna uğurlanmadan önce güzelce hazırlanıyor ve makyajları yapılıyordu. Her ne kadar zararsız olsalar da 11 yaşındaki bir çocuk için bir hayli ürkütücüydüler.

Vada’nın hastalığa yakalanma konusundaki ısrarcı fikri, evlerini ölü insanların bir nevi ziyaret(!) etmesinden kaynaklanıyordu.

Umutsuzluğa düştüğü her an yanında Thomas J’i buluyordu. Thomas, hem yaşının ötesinde bir olgunluğa hem de çocukça bir saflığa sahipti.

Vada’nın edebiyat öğretmenine duyduğu sevgiyi aşk zannetmesi, karmakarışık olan düşüncelerini içinden çıkılmaz bir hale getiriyordu.

Güya çocuk olmalıydı Vada, dışarıda oyunlar oynamalı, tasasızca koşmalı, kahkahalar atmalıydı. Bir başka gezegende bunlar mümkündü. Ama babasının, asistanı Shelly ile evlenmeye karar vermesiyle Vada’nın üstüne kara bulutlar çökmüştü.

Oysaki Shelly, adeta mezarlığa dönen evlerine renk getirmişti. Eğer babasını sonsuza dek kaybedeceğini düşünmeseydi belki Vada da bunu fark edebilirdi.

Babası ile kurdukları dünyanın yörüngesinden çıktığını hisseden Vada, soluğu yine Thomas J’in yanında aldı. Başına gelen her güzel şeyde ve kötü şeyde olduğu gibi…

En yakın arkadaşı Thomas J, Vada için üzülüyordu ve o mutlu etmek için bir yol arıyordu. Vada’nın ormanda kaybettiği yüzüğü bulup ona verirse yüzünün tekrar güleceğini düşünüyordu. Thomas, hiç vakit kaybetmeden ormana doğru yol aldı. Bilmediği şey yüzüğü ararken arıların da hedefi olacağıydı. Bilmediği ikinci bir şey ise arılara alerjisi olduğuydu.

Thomas J, Vada’nın yüzüğünü buldu. Bu, onun kısacık hayatında yaptığı son şey olmuştu. Arkasında ağlayan gözler ve kanayan kalpler bırakarak bu dünyayı terk etti.

Thomas J’in zamansız vedası sonrası Vada ilk defa savunmasız kaldı. Duvarlarını yıkarak gerçekten ne hissettiğini unutulmaz bir şiirle anlattı:

Ağlayan söğüt,
Dökülüyor yere gözyaşların
Neden hep ağlıyorsun, çatık hep kaşların?
Bir gün seni bırakıp gitti diye mi?
Yanında kalamadığı için mi?
Kalsaydı dallarında sallanırdı…
Öyle bir günün mutluluğu mu,
Hasretini çektiğin?
Senin gölgene sığınmıştı.
Hiç solmaz sanmıştın kahkahası…
Ağlayan söğüt sil gözyaşlarını
Bir şey var yatıştıracak korkularını,
Sanıyorsun ki ölüm ayırdı sizi sonsuza kadar;
Ama biliyorum o hep kalbinde olacak…”

Vada’nın sesine, şiirine ve kalbine kulak verin. Sonra da kendi kalbinizin sesini dinleyin. Ama öncesinde kalbinize bakın, yerinde mi?

Vada’nın arkadaşını kaybedişi her ne kadar canımızı acıtsa da, ‘My Girl‘ ile gerçek sevgiye ve samimi üzüntüye tanık olduk. En mutsuz olduğumuz anda çalan bir şarkı ile içimize umut dolduğunu hissettik.

Biz hem Vada’dan, hem Thomas J’den, hem Dan’den hem de Shelly’den çok şey öğrendik. Şimdi sıra sizde…

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Önce fragman diyenlere gelsin:

* 14. !f İstanbul Bağımsız FilmlerFestivali’nin tanıtım sloganı

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...