by Geçtiğimiz haftalarda Serinletici Sinema Kulübü’nde yer verdiğimiz Zootopia filminde tavşanların ne denli cesur ve tatlı varlıklar olduğuna değinmiştik. Bu hafta sinema kulübünde yine tavşanlar başrolde fakat bu kez cesaretlerinin yanı sıra haylazlıkları da ön planda.
Serinletici Sinema Kulübü’nde haftanın filmi Peter Rabbit ile hem tavşanların dünyasına adım atıyoruz hem de tavşan Peter’a hayat veren yazar Beatrix Potter’ı sevgiyle anıyoruz…
Bela demek eğlence demek!
Tavşan Peter, kardeşleri ve yakın arkadaşı olan kunduz ile boylarını kat be kat geçen bir belanın içindeydiler. Tabii bela demek Peter için eğlence demekti. Mr. McGregor’ın bahçesini talan edip sebze ve meyvelerini aşırmak en büyük hobisiydi ne de olsa. Eğlenceli bir aktivite gibi gözükse de Peter’ın babası bu yolda can vermişti. Yaşlı McGregor acımasızdı, eğer bir tavşanı bahçesinde yakalarsa, bu ‘akşam yemeğinde tavşan var’ demekti…
Koruyucu melek: Bea
Peter hem babasının intikamını almak hem de kardeşlerinin karnını doyurmak için gün aşırı huysuz McGregor’ın bahçesinin altını üstüne getiriyordu. Tabii tehlike ile burun buruna geldiği anlar da olmuyor değildi fakat o zamanlarda hep koruyucu meleği Bea ortaya çıkıyor ve Peter’ı güvenli kollarıyla sımsıkı sarıp akşam yemeği olmaktan kurtarıyordu. Korkunç bir ressam olan Bea’nin kalbinde hem Peter hem de arkadaşları için bolca sevgi vardı. Zaten doğa tutkusu yüzünden şehir hayatından kaçmış ve bu güzel köye yerleşmişti.
Trajedi…
Peter yine bir gün bahçede pek sakin(!) bir gezintiye çıkmışken yaşlı McGregor’a yakalandı. Lakin bu kadar aksiyona ve yıllar yılı yediği ağır yiyeceklere dayanamayan McGregor’ın kalbi bir anda duruvermişti. Bu trajedi sonucunda kutlama yapan Peter ve arkadaşları hem evin hem de bahçenin altını üstüne getirdi. Yarın olmayacakmış gibi yediler, içtiler, dans ettiler ve haşarılık yaptılar.
‘Yaşlı McGregor’ın genç mirasçısı’
Fakat akıllarına gelmeyen başlarına geldi: Yaşlı McGregor’ın genç mirasçısı… Beklenmedik bir misafirin gelişi ile Peter ve arkadaşları bulutların üzerinden yere çakılıverdiler. Bir McGroger giderse yerine yenisi gelir. İşte böylesine acı bir tecrübe ile bu gerçeği öğrendiler. Thomas McGregor hiç tanımadığı amcasından kalan mirası başta kabul etmek istemese de aklına gelen fikirle birlikte soluğu taşrada aldı. Bu güzel evi bir an önce satabilirse şehre dönüp kendi oyuncakçı dükkanını açabilirdi. Tabii eve adım attığı andan itibaren bir savaşın içine girdiğinden habersizdi.
Karışıklık…
Tavşanlar bu hayatta bir havuca bir de zalim McGregor’lara dayanamıyorlardı. Bu nedenle Thomas’ı evden kaçırmak için her türlü yola başvurdular. Bu evde yaşamak Thomas’ın umrunda bile değildi fakat Bea ile tanışınca düşünceleri değişmeye başlamıştı. Yine de bu yabani tavşanlardan kurtulmalı ve evi satıp hayallerine doğru yol almalıydı. Peki ama hayalleri neydi? Evet şu sıra biraz kafa karışıklığı yaşadığı başka bir gerçekti.
Aşk ve savaş…
Bea ve Thomas arasında aşk filizlenirken, Thomas ve tavşanlar arasında da bir savaş baş göstermişti. Peter, Bea’nin Thomas’a karşı davranışlarını gördükçe daha da acımasız bir şekilde saldırdı. Anneleri öldüğünden beri Peter’a ve kardeşlerine tek ilgi gösteren Bea idi ve artık dikkati başka birine yönelmişti. Bir tavşanın kalbi kırılınca neler yapacağına inanamazsınız; Peter bunun belki de en büyük örneğiydi. Kılıçlar çekildi, Thomas da Peter da geri adım atmayacaktı. Ve ne yazık ki yaşananlar sonucunda en büyük zararı gören Bea ve kırılgan kalbi olacaktı.
Gelecek umudu.
İnsanlar ve hayvanlar arasında devam eden savaş, ne yazık ki sona ermeyecekti. Geçmişi değiştirmek imkansızdı belki ama geleceğe dair umut beslemek her zaman mümkündü. Acımasızlık ve ön yargılar bir kenara bırakıldı, ateşkes ilan edildi. Önce kırılan kalpler sonra da alt üst edilen evler tamir edilecekti.
İyi seyirler…
Serinletici Sinema Kulübü puanı:
Fragman:
