Serinletici Sinema Kulübü: Say Anything

Share

Sonbahar gelince, Serinletici Sinema Kulübü’nde nostalji tutkumuz ortaya çıkar. Elimizde sıcak bir fincan kahveyle kendimize nostaljik bir film seçeriz. Amacımız sadece pazartesilere değil 2000’li yıllara da meydan okumak!

Nostaljik pazartesi gecelerinde haftanın filmi ‘Say Anything’in bizlere söylemeye çalıştığı bir şey var.

Dünya, bak bana!
Diane Court, ‘dünya bak bana’ diyen genç bir kızdı. Zekiliği, çalışkanlığı, hanımefendiliği ve güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakıyordu. Ama insanlar Diane hakkında daha fazla bir şey bilmiyordu. Sanki diğer herkesle arasında bir duvar vardı. Diane farkında değildi ama birisi bu duvarı aşmak için kolları sıvamıştı.

Cesaret zamanı.
Lloyd Dobler, Diane’in ona göre olmadığını biliyordu. Evet o güzel kız çok daha iyilerine layıktı. Ama yine de bu onun vazgeçmesi için bir sebep değildi. Lloyd sonunda cesaretini toplayıp atağa geçmeye karar verdi. Kısa bir süre sonra herkes üniversiteye gitmek için şehirden ayrılacaktı ve bu genç adam hiç soramadığı o sorunun yanıtını düşünerek hayatına devam edemezdi.

Yanıtların peşinde.
Mezuniyet günü sonunda gelip çatmıştı. Diane bile bugünü nasıl atlatacağını bilmiyordu. Geleceğe dair korkuları vardı. Yaz okulları, ekstra dersler, gidilmeyen tatiller, her şey babasının planlarına uygun gidiyordu. Fakat Diane, hayatında bir şeylerin eksik olduğunun farkına varmıştı. Ve aradığı yanıt kesinlikle ders kitaplarının içinde değildi.

Bahaneler tükenince…
Büyük bir burs kazanan Diane, sonunda çalışmalarının karşılığını alacaktı. İngiltere’deki en iyi okula gidecekti. Bu zafer sarhoşluğu içerisinde bulutların üstünde gezerken, bu kareye Lloyd da dahil olmuştu. Diane’in onunla birlikte partiye gelmesini istiyordu. Diane bu beklenmedik randevu için pek de hevesli değildi ama yine de Lloyd’un teklifini kabul etmişti. Çünkü Lloyd vazgeçmiyordu ve Diane’in de bahaneleri tükenmişti.

‘Öylesine’
Diane’in babası James’in ve tüm okulun kafasındaki soru aynıydı: Diane gibi bir kız nasıl olup da Lloyd gibi ‘basit’ biriyle çıkabilirdi? Aslında bu sorunun cevabı da çok basitti. Lloyd, Diane’i güldürmeyi başarmıştı. Diane’in okul başarıları, gelecek planları derken anın tadını çıkarmaya pek de vakti olmamıştı. Kaçırdığı zamanları, Lloyd ile telafi edebilirdi. Eğlenebilirdi, gülebilirdi, sorumluluklarını birkaç haftalığına da olsa unutabilirdi. Eğer bu ‘öylesine’ bir gönül ilişkisi olsaydı bunları yapabilirdi.

Asıl hikaye…
Lloyd’un hayattaki tek amacı Diane ile bir gelecek kurmaktı. Öyle büyük kariyer basamakları, hırslı başarılar hedeflemiyordu. Onun en büyük hayali karşısındaki güzel kızı güldürmekti. Lloyd’un bu saf çabası Diane’e ilk kez bir yere ait olduğunu hissettirmişti. İşte asıl hikaye böyle başlamıştı.

Hayatını yaşa!
Diane her şeyi düşünüp planladığını zannediyordu. Ama kaderin planlarla pek işi olmadığını acı bir tecrübeyle öğrenmiş oldu. Kalbi kırılmıştı ve arkasında paramparça ettiği bir kalp bırakmıştı. İşleri düzeltmeliydi; ama nereden başlayacağını bilmiyordu. O da en baştan başlamayı seçti.

Hayatınızı teoriler üzerine kurmayı bırakın. Yaşayın, sevin, kalbinizin kırılmasına izin verin, sonra toparlanın, dimdik ayağa kalkın. Yanlışlarınızdan ders çıkarın. Yine sevin, daha güzel sevin. Yine yenilin, daha güzel yenilin!

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü:

Fragman:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...