Serinletici Sinema Kulübü: The Secret Life Of Bees

Share

Eninde sonunda pes edeceğinizi düşünen insanlar inat sevin! Kan bağını önemsediğiniz kadar kalbinizdeki bağa da güvenin. Çünkü ne zaman tereddüt etseniz, kalbinizdeki sıcaklık size doğru yolu gösterecektir.

Serinletici Sinema Kulübü bu hafta sevginin ve özgürlüğün peşinden koşan kahramanlarla bezenmiş bir filmle karşınızda. The Secret Life Of Bees ile keşfedilmeyi bekleyen güzel bir hikayenin kollarına bırakıyoruz kendimizi…

Ölüm ve cehennem.
Lily Owens, henüz 4 yaşındayken yanlışlıkla annesini öldürmüştü. Bu olayın üzerinden neredeyse 10 yıl geçmişti. Lily’ye yüzlerce yıl gibi gelmişti bu zaman. Annesini öldürdüğünü bilerek yaşamak onun için hayatı tam anlamıyla bir cehenneme çevirmişti. Zaten kendi cehennemi içinde yaşarken babası T.Ray de onun için hayatı daha da zorlaştırmak dışında bir işe yaramıyordu.

Gerçeklerin peşinde…
14 yaşına geldiği gün bir karar vermişti Lily. Zalim babasından kaçacak ve annesi ile ilgili gerçekleri öğrenecekti. Geçmişinde açıklığa kavuşmayan şeyler olduğunu düşünüyordu. Bu sebeple de annesinin izlerini takip etmeye karar vermişti. İçgüdüleri ona Tuscany’ye gitmesi gerektiğini söylüyordu. İhtiyacı olan şey ise biraz delilik, biraz da cesaretti. Ve bunların ikisi de Lily’de vardı.

Renk meselesi(!)
Lily’nin evden kaçıp uzaklara gitme planı yalnızca kendisine değil Rosaleen’e de iyi gelecekti. Bakıcısı Rosaleen, beyaz bir adama karşı geldiği için dövülmüş ve hastanede gözaltındaydı. Gözaltında olmasının tek sebebi teninin beyaz değil de ‘renkli’ olmasıydı. Belki de dünya üzerinde birbirlerine en çok ihtiyacı olan kişilerdi. Lily’nin planı başarılı oldu ve kendilerini Tuscany’de buldular.

Sır.
Ama ne paraları ne de kalacak yerleri vardı. Onlara yol gösterecek olan ise arılardı. Marketteki bal kavanozunda gördüğü ‘siyahi Meryem Ana’, yıllar önce Lily’nin annesinin eşyaları arasında bulduğu resmen benziyordu. Tıpkı bir arı gibi, onlar da balın peşine düştüler. Lily şundan emindi ki, arılar annesiyle ilgili bir sırrı saklıyordu. Ve o da bu sırrı bulmalıydı.

‘Bal Kraliçesi’
Bunun için de öncelikle ‘bal kraliçesi August Boatwright’ı bulmalıydı. August Boatwright, siyahi bir kadın olabilirdi fakat en lezzetli balları o üretiyordu. Dolayısıyla saygın bir ırktan gelen beyaz toplum, onun ballarının kölesi olmuştu. İşin içine çıkarlar girince ırk ayrımı da gözetilmiyordu. 3 kız kardeş August, June ve May kendi kurdukları bal evinde rahat bir şekilde yaşamlarını sürüyorlardı. Ailelerine kısa bir süre sonra çalışkan iki arının daha dahil olacağından habersizdiler.

Fazlasıyla beklenmedik…
Lily ve Rosaleen Boatwright kardeşlerin evine geldiklerinde neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Gördükleri manzara hayal ettiklerinin ötesindeydi. Hem kalacak yerleri olmuştu hem de işleri. Dahası burada güvendeydiler. Bunların hepsi bal kraliçesi August sayesindeydi. Kısa zamanda bal evine ve arıcı kardeşlere alışmışlardı. Lily’nin derdi alışmak değil annesinin ardında bıraktığı gizemleri çözmekti. Aslında tek bilmek istediği annesinin onu sevip sevmediğiydi.

Yaraları sarmak.
Lily’nin zaman geçtikçe öğreneceği şey ise onu çok seven birden fazla annesinin olduğu idi. Hayatında görmediği ve hiçbir zaman kavuşamayacağını sandığı aile sıcaklığı, küçük kızın kalbine yerleşivermşti. Önemli olan birbirlerinin yaralarını sarmaktı. Lily ve Rosaleen sonunda ait oldukları yuvalarına kavuşmuşlardı. Kalplerindeki cesaret ve sevgi, onlara yol göstermişti…

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü puanı:

Fragman:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...