Uykusuz Bir Sabahın Anatomisi

Share

Millet olarak fazlasıyla gürültücüyüz. Özellikle hafta sonu birazcık fazla uyuyan insanlara karşı içten içe bir nefret besliyoruz. O yüzden de sabahın köründe evimizi süpürüyor, defalarca kapı ziline basıyor, yetmiyor bir de müziği son ses açıyoruz. Ve tabii ki o da yetmiyor kendimiz de eşlik ediyoruz harika şarkılara, ha-ri-ka(!) sesimizle!

Zar zor yatağımızdan kalkıp pencerenin yanında alıyoruz soluğu. Kendimizi pencerenin pervazından hafifçe sarkıtıp gürültünün nedenini arıyoruz. Arıyoruz arıyoruz ama bulamıyoruz. Ağlamaklı gözlerle bu kez kafamızı kaldırıp gökyüzüne bakıyoruz.

Uykulu zihnimizde kısacık bir soru cümlesi yankılanıyor: Tanrım neden?

Tanrı’nın bize cevabı ise kısa ve net oluyor: Çünkü bazı insanlar düşüncesizdir!

Uzun yıllar önce insanların birbirine karşı duyduğu o ibretlik saygıyı beklemek anlamsız olacak yaşadığımız çağda. Ama umut etmeden duramıyoruz yine de. Bırakın da pazar sabahları birazcık uyuyalım diye çığlık atmak istiyoruz. Ama tek yapabildiğimiz uyku mahmuru gözlerle pencere pervazına yaslandığımız yerden yatağa geçmek.

Yüzümüzde acıklı bir ifadeyle teşekkür ediyoruz bu sabah mutsuzluğu için. Ne yazık ki böyle sabahlarda insanlığa dair umutlarımız daha bir paramparça oluyor.

Klasik bir sabahın anatomisi: Yine gürültü, yine uykusuzluk, günaydın düşüncesizlik!

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...