Yüzyüzeyken Konuşuruz, yeni albümü ‘Akustik Travma’ ile karşımızda

Share

2011 yılında Kaan Boşnak liderliğinde kurulan Yüzyüzeyken Konuşuruz yeni albümlerini dinleyicilerin beğenisine sundu. Grup son dönem dijital çağda hem sosyal medyanın gücü ile hem de isimlerindeki aykırılıkla seslerini duyurmuştu. Bu albümleri gösteriyor ki müzikal tarzlarındaki değişim onları yeni şeyler denemenin ötesine geçirmiş gibi.

2011 yılından bu yana aslında kendi dinleyicisini oluşturdu grup. 2011 diye düşününce yakın bir yıl hissi veriyor ama yedi yıl dile kolay ve bir grup için kendi dinleyicisini oluşturmak adına az sayılmayacak bir zaman dilimi. Bu yedi yıla birçok canlı performans iki alanında oldukça güçlü albüm (Evdekilere Selam, Otoban Sıcağı), tekliler ve sosyal medyada ses getiren birçok farklı çalışma sığdırdılar.  2018 yılının başında ise üçüncü albümleri Akustik Travma ile karşımızdalar.

Yeni nesil grupların ortak özelliği olan ilginç çıkarımlar oluşturan kelimeleri bir araya getirip zihin yakıcı şoklar yaratma özelliği, grubumuzun yeni albümünde de kendini gösteriyor. Bu özellikleriyle şarkılarda Türk Edebiyatının güzide ekibi İkinci Yeni akımının rüzgarını hissetmiyor değiliz. Hatta grubumuz ilk albümünde yer alan Cenaze Evi isimli şarkılarında İkinci Yeni’nin önemli isimlerinden Ülkü Tamer’in Konuşma şiirine yer vermişti. Zaten şarkıları grubun vokali Kaan Boşnak’ın yazdığını biliyoruz ve şarkıların çoğunda edebi bir yön yok değil.
Yüzyüzeyken Konuşuruz’un önceki albümleri evde arkadaşlarınızla çalıp söylüyormuş gibi hissettiriyor ancak yeni albüm Akustik Travma bu hissiyatı henüz bana vermedi. Henüz diyorum çünkü dinledikçe değişebileceğini de düşünmüyor değilim. Grup bu albümde elektronik sesleri kullanmaktan hiç çekinmemiş. Bazı şarkılar dans etme güdünüzü harekete geçirebilir. Yine bu albüm 90’lar müziğine de yaklaşmış diyebiliriz. Tonlar,  ara ‘sample’lar ve ‘loop’lar bizi 90’lara götürüyor ve zihninizde 90’lı yıllarda çekilmiş bir filmde dans eden insanlar canlanıyor. Hatta bazı şarkılar arabanızın camından yaptığınız video çekimine eklenebilecek arka plan müziği olacak güzellikteler. Yine şunu da belirtmek istiyorum ki elektronik tonların yanı sıra bu albümde geleneksel tınıları da almak mümkün. Şarkıların bazılarında bağlama tonları yakalanmış ve modern yapı ile kulağa hoş gelen bir bütünlük sağlanmış. Bu anlamda grubun müzikal çizgisinde bir çok arayış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Albüm yayınlanmadan önce Bodrum adlı şarkılarını bizlere sunmuşlardı. Albüm bir bütün olarak ele alınırsa bu eser hala ön planda kalıyor. Şarkının girişi, sonundaki geleneksel yapı ve sözlere eşlik eden ses ve elektronik taban depresif bütünlüğü sürdürüyor. İstanbul’dan kaçış fikrini işleyen bir şarkıda aslında çiçekli böcekli şen bir ton beklenir ancak şarkı karamsar bir arka plan ile ilerliyor ve bu oldukça etkileyici. Albümde ben buradayım diyen diğer bir eser ise “2013”. Girişi muazzam. Sözler ise bu şarkının toplumsal olaylara  bir eleştiri olduğunu kanıtlıyor. Şarkının girişindeki muazzam ton sonunda da bizi geleneksel bir tavırla yakalıyor.Alt yapısı ve müzik bütünlüğü açısından dikkat çeken bir diğer şarkı ise “Yıkılma Sakın”. Yine elektronik müziğin gücü ve 90’lar tavrının birleştiği bu eser video klip için oldukça uygun.

Albümde yer alan diğer altı şarkı da Yüzyüzeyken Konuşuruz grubunun yeni tavrına uygun ilerliyor. Bu adım grubun dinleyici kitlesini nasıl etkiler bu bir soru işareti ancak albümün bütününe baktığımızda bu denemenin başarılı olduğunu söylemek gerekiyor. Bazı noktalarda Kaan Boşnak’ın vokalleri aynı ton üzerinden gittiğinden sıkıcı olabilir ama albüm müzik namına istenileni veriyor. Son olarak sözlerin ve müziklerin tamamımın grubun kemik ismi Kaan Boşnak’a ait olduğunu söyleyip kendisine teşekkürlerimizi iletelim.

Gökhan Eroğlu

Muğla Üniversitesi Edebiyat bölümü mezunu. Öğretmen ve idareci. Halen açiktan Medya ve İletisim okumaktadir. Metrobüsü bir şeyler okuyabilmek için kullanan tek insan. Müzik üzerine konuşmayı sever. Ayrıca motorsporlari ve özellikle Formula 1'i yıllardır yakından takip eder. 2005'te ilk Türkiye GP'de görev almıştır. Üniversite yıllarında kendisine sunuculuk ve radyoculuk yaptırmış bir ses tonuna sahiptir.

You may also like...