Katolik dünyası, 12 yıl boyunca ruhani liderliğini üstlenen Papa Francis’in 88 yaşında hayatını kaybetmesiyle büyük bir yas sürecine girdi. 2013 yılında Papa Benedict XVI’ın istifasının ardından seçilen Francis, göreve geldiği andan itibaren Vatikan’a tevazu, toplumsal adalet ve dışlanmışlara yönelik duyarlılıkla şekillenen yeni bir soluk kazandırdı.
Son haftalarında çift taraflı zatürreyle ciddi şekilde mücadele eden Papa, Şubat ortasında Roma’daki Gemelli Hastanesi’ne kaldırıldı. 37 gün boyunca tedavi altında kalan Papa, daha önce geçirdiği bir hastalık nedeniyle akciğerinin önemli bir bölümünü kaybetmişti. Bu nedenle solunum yolu enfeksiyonları onun için daima büyük bir sağlık riski oluşturuyordu. Nitekim 2023 yılında da benzer bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye yatırılmıştı.
Vatikan, Papa’nın vefatını sabah saatlerinde sosyal medya platformu X üzerinden yayımladığı bir açıklamayla duyurdu. Kardinal Kevin Farrell yaptığı resmi açıklamada, “Büyük bir üzüntüyle sizlere Aziz Babamız Papa Francis’in vefat ettiğini bildiriyorum. Kendisi bu sabah saat 07:35’te Rabbin evine döndü. Hayatını bütünüyle Tanrı’ya ve Kilisesi’ne adamıştı. Özellikle yoksullar ve dışlanmışlar için cesur ve sevgi dolu bir şekilde İncil’i yaşamıştı,” ifadelerini kullandı.
Buenos Aires’te Jorge Mario Bergoglio ismiyle dünyaya gelen Francis, Latin Amerika’dan seçilen ilk Papa olmanın yanı sıra, aynı zamanda Cizvit Tarikatı’ndan gelen ilk Papa olma unvanını da taşıyordu. Görev süresi boyunca çevre sorunlarına verdiği önem, dinler arası diyaloga yaptığı katkılar ve daha kapsayıcı bir kilise vizyonu ile dikkat çekti. Ölümünden kısa süre önce, Hristiyanlık tarihinde büyük bir dönüm noktası olan İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümü için 26 Mayıs’ta Türkiye’yi ziyaret edeceğini duyurmuştu.
Papa Francis’in vefatıyla birlikte dünya, empati dolu bir sesi ve yenilikçi bir dini lideri kaybetti. Ancak onun mesajı, önümüzdeki nesillere ilham vermeye devam edecek.