Mustafa Kemal – Yılmaz Özdil

Share

Atatürk olmasaydı şu an Türkiye ne durumda olurdu inanın düşünmek bile istemiyorum. Bu kitabı elime aldığımda onun hakkında yeni bilgiler edinmek, neyi sevip neyi sevmediğini, hayatının nasıl olduğunu öğrenmek için kitabı açtım okudum.

Kitaptaki bilgileri okurken derin bir araştırma yapıldığını fark ettim. Ailesi, savaşlar, yaptığı devrimler, okuduğu kitaplar, sevdiği yemekler, sevdiği şarkılar, yaptığı sporlar, kişisel özellikleri gibi bir çok konu hakkında bilgiler içeriyor bu kitap. Ve ben de bir çok bilgi öğrendim bu kitap sayesinde.

“15 Mayıs 1919…
Hava kararmıştı, neredeyse yatma vaktiydi.
Mustafa Kemal eve geldi.
Kapıyı açan kız kardeşi Makbule’ye sıkıntılı bir yüz ifadesiyle baktı, şefkatle yanağını okşadı.”Annemin odasında karyolasının önüne yer sofrası yapıver, bu gece sizinle biraz dertleşmek istiyorum” dedi.
Zübeyde’nin odasında yer sofrası hazırladılar.
Minderleri, yastıkları yerleştirdiler.
Patates püreli rosto ve yumurtalı ıspanak yapmışlardı.
Biraz sonra Mustafa Kemal odaya girdi.
Üniforması üzerindeydi.
Üstünü başını değiştirmemişti.
Zübeyde’nin elini öptü, bağdaş kurarak oturdu.
Pat diye, “gidiyorum” dedi!
Odaya adeta bomba düşmüştü.
“Buralarının da Selanik gibi olma ihtimali var, giderken gözüm arkada kalmasın, memleket için uğraşırken sizden yana bir üzüntüye düçar olmak istemem dedi.”

Her şey başlangıcı hatta Atatürk’ün kendi doğum günü olarak ilan ettiği o tarihe gitmek lazım. 19 Mayıs 1919. Bir karar vermesi gerektiğini fark ettiğinde o Samsun’a gitmeye karar verdi ve yolculuk için inancı onunla birlikte hazırdı. Yanı başında onunla bindi gemiye. Yurdu düşmanlardan kurtarmalıydı. Harekete geçme vakti zil seslerini çalmıştı.

Yurdu düşmanlardan kurtardığında sadece bunun yetmeyeceğini bilecek kadar zeki bir liderdi. Düşmanlarla savaşırken aynı zamanda bir şey ile daha savaşıyordu. Cehalet…

Yaptığı devrimler, halkın ona inanmasını sağlaması, insan ilişkilerindeki diyalogları onun ne kadar zeki ve ileri görüşlü olduğunun en büyük kanıtı..

Kitabı okurken zorlanacağınızı asla düşünmüyorum. Yılmaz Özdil yazdıklarını sade bir dil ile okuyucuya aktarmış. Okuyucuyu yanına alarak o döneme götürüyor ve Türkiye’nin nasıl kurulduğuna şahit olmasını istiyor. Türkiye kendi topraklarında devrim ile tanışıyor. Bu devrime tanık olarak hissetmenizi istiyorum.

Atatürk’ün hayatını daha iyi anlamak isterseniz bu kitaba bakmanızı tavsiye ederim.

“Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek, dünya medeniyetinin veçhesini,barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden daha çok değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya layık oldugu önemi vermeliyiz.” Atatürk

“İnsan sadece hürriyet vasıtası olarak aparata sahip olmalıdır, paraya esir olmak için değil.” Atatürk

“Kitap okumak hususi bir sanattır.” Atatürk

“Sabah , akşam, gece, ne zaman sırasına getirebilirseniz, yarım saat, bir çeyrek, ne kadar vakit ayırabilirseniz, kendi içinize çekilin, o gün yaptığınız işi göz önünden ve düşüncelerinizin tartısından bir defa geçirin, ne ettiğinizi, ne işlediğinizi her gün bir defa kendi kendinize yoklayın. Şuurunuzdan alacağınız cevapların ne kadar faydalı olacağını tasavvur edemezsiniz.” Atatürk

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...