Haydar Ergülen kelimeleri ilmek ilmek şiirlerine işlemiş. Kelimelerin içinde kaybolup o ruha giriyorsunuz. Şiirleri okurken duyguların yoğunluğu buram buram ruhunuza işliyor.
“Kimse gecesinden bir aşk bağışlamaz
kimsenin kelimeler kuyusu olan kalbinden de toplanmaz aşk
kimsenin kederinden çalınmaz
ve ödünç de alınmaz kimsenin yağmurundan…
Aşk karanlığını bağışlar insana
kalbini sen toplarsın ona
kederi sen yakıştırırsın
ve sendeki yağmuru paylaştırırsın
kimin gözyaşından kaldıysa”
Aşkı, yalnızlığı, sevgiyi, zamanı işlediği şiirlerinde okuyucuya sesleniyor. Okuyucunun onu yalnızlığı ile dinlemesini istiyor. Hayatta yaşadığı veya gördüğü olayları şiirleri ile bağırıyor. Sadece onu anlayacak kişilerin okumasını istiyor.
“SENLER GAZELİ
bana bir odanı ayır, sen masumsun
oteller ruh hırsızı, sen pansiyonsun
bana bir sahil bağışla, sen ırmaksın
kara gövdem derin suda aklansın
bana bir mes’el söyle, sen uslanmazsın
gam bahçesi gözyaşımda saklansın
bana bir boşluk gönder, sen zarfsın
her mektubun içime bir çöl bıraksın
bana bir şehir kur, sen salgınsın
ruhu aşktan başka veba sarmasın
bana bir sır bırak, sen aşksın
kimsenin hevesinde gözüm kalmasın
bana bir anne doğur, sen güzelsin
bir heves çocuğum ol, ev üzülmesin
bana bir şiir söyle, sen gazelsin”
Gazel biçiminde yazılmış şiirlerde başlıklar hangi konu hakkında yazıldığını belli ediyor. Bu durum okurken çok hoşuma gitti. Kelimelerin dansını ve anlamını buram buram hissedeceksiniz.
“Kedi mağrur, şehir zalim, nar küskün, kâğıt paslı, hayat maskara olmuş
Bu yüzden mi şiirin üzerine kül yağdırıyorlar, hızla eskiyor kelimeler
Evler kedisiz yetim, sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın
Beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok
Kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim
Beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unuttular”
Bazı şiirlerin içerisinde imgeler bulunduğu için şiir okumaya yeni başlayacaksınız sizi zorlayabilir. Ancak kelimelerin nahif bir şekilde seçimesi beni etkiledi. Hayvan ve doğa sevgisini şiirlerinin içine yedirerek insanlara unutturmamak istemiş. Eğer şiir kitabı okumak isterseniz bu kitaba bakabilirsiniz.
“İDİLLER GAZELİ
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki Granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi ne
çok idil, çok deniz, çok rüzgâr
çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan
hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan”
“aşkın yerini iyilik aldığı zaman
inanırım beni sahiden sevdiğine”
“ŞİKÂYETLER GAZELİ
yaşadığımız hayattan alacağı varsa yaşanmayanın
ne anlamı kalır yalnızca yaşadığımızı hatırlamanın
kimse taşınacak kadar uzak değilse birbirine
dur, yine senden yakınını bulamazsın kendine
şiirden daha siyah bir şey olmalı kelimelerde
yoksa küfür kafiyeli söylenecek şehirde
sesini gölgeden çek, kül gibi yoksul kalsan da
güneşin altında mırıldanacak şeyler bulunur hâlâ
bakmanın sonu yok gözlerin nereye yetişebilir
dünyada yalnızca körlerin gözleri temiz kalabilir
yeni doğanın kulağına fısıldayacak neyimiz var
vakitsiz gidenin ardından dökecek neyimiz var
hepimizin yerine balkondan düşeni hatırla
şiir bazen öyle de çarpabilir hayata
ne gam gazel olmuş olmamış, şikâyet sayılsın da”