Fransa-Hırvatistan: Pragmatizm ve kızgın çocukların finali

Share

14 Haziran’da Rusya’da başlayan 2018 Dünya Kupası heyecanı, Pazar günü oynanacak Fransa-Hırvatistan finaliyle sona erecek. Final öncesi iki takımın performansını ve final maçını Serinletici Spor Editörü Anıl Yazar değerlendirdi.

 

Pragmatizm: Fransa

Grup aşamasından itibaren oynadığı futbolla eleştirileri toplayan Fransa; Arjantin, Uruguay ve Belçika gibi sert takımları bertaraf ederek finale çıktı. Euro 2016’da kendi evlerinde kaybettikleri Avrupa Şampiyonası finalinin ardından bu kez hedefe daha fazla kilitlenmiş durumdalar.

Finale gelene kadar özellikle grup aşamasında oynadığı futbolla eleştirileri toplayan Horozlar, Arjantin maçının ikinci yarısından itibaren potansiyelinin farkına varmış ve sahaya yansıtmış bir takım.

Belçika ile oynadıkları yarı final maçının ardından yine futbolu çirkinleştirmekle suçlansalar da, Didier Deschamps’ın takımı rakiplerine karşı nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı. Grup maçlarında ve Arjantin maçının ilk yarısında, motoru güçlü ama el freni çekili bir otomobil görüntüsü verdiler. Arjantin maçında 2-1 geri düştükten sonra takımın gemini serbest bırakan Deschamps, elindeki Mbappe-Griezmann ve arkalarındaki Pogba-Matuidi-Kante orta sahasıyla ne denli güçlü bir takıma sahip olduğunun farkına vardı kısa sürede skoru kendi lehine çevirmeyi başardı. Uruguay ve Belçika maçlarına da bu gücün farkında olarak çıksalar da rakiplerinin oyun anlayışına ve kadro yapısına uygun bir şekilde öncelikli olarak skoru korumaya yönelik, pragmatist bir futbol anlayışıyla sahaya çıktılar. Brezilya’nın arkada bıraktığı geniş alanları çok iyi değerlendiren Belçika, Fransa karşısında ne kadar çabalarsa çabalasın net pozisyon bulamadı. Bütün maçı dev bir kayayı dik bir yokuşa çıkarmakla eş zorlukta oynadılar ve Fransa bulduğu duran top golüyle adını finale yazdırdı.

Fransa’da bu turnuvada öne çıkan takım savunması olgusunun, yıldızı parlayan Pavard’ın yanı sıra Paul Pogba’nın da çok iyi bir turnuva geçirdiğini belirtmek gerek.

Kızgın (ve yetenekli) Çocuklar: Hırvatistan

Grup aşamasında aldıkları sansasyonel Arjantin galibiyeti bazı şeylerin ilk habercisiydi bana göre Hırvatistan için. Danimarka, Rusya ve İngiltere maçları ise her biri içinde farklı hikayeler barındıran maçlara sahne oldu Hırvatlar için. Danimarka maçında 120 dakikanın bitimine birkaç dakika kalmışken penaltı kaçıran ve seri penaltılara gergin giren “Kızgın Çocuklar”, Rusya karşısında da 2-1 öne geçmesine karşın yediği beraberlik golüyle seri penaltılara, Euro 2008’de A Milli takımımıza karşı yaşadığı yıkımın ardından yaşadığı psikolojiyle girdi. Ancak Subasic Danimarka maçında olduğu gibi Rusya maçında da kritik kurtarışlarla takımına yarı final yolunu açtı. Yarı finalde İngiltere’nin karşısına, rakibine oranla daha yıpranmış, daha az dinlenmiş ve fazladan 60 dakika daha oynamış olarak çıktılar. Ancak 1998’de Fransa’da yaşadıkları üçüncülüğün ardından bu kez daha fazlasını yapmayı kafasına koymuş Luka Modric ve arkadaşları, İngiltere karşısında bu kez işi penaltılara götürmeden 120 dakikada bitirdi. Maçın başında geriye düşseler de geride kalan 114 dakikada oyunun hemen hemen temposuna dikte eden taraflardı. Bundan Modric-Perisic ve teknik direktörleri Zlatko Dalic’in önceki maçlara oranla İngiltere maçında sahaya sürdüğü Brozovic’in payı büyüktü. Ve bir de tabii ki Domagoj Vida’nın. Rusya maçında takımını öne geçiren ve penaltılarda hata yapmayan Vida, İngiltere maçında da çok etkiliydi. Takımın bir başka yıldızı Ivan Rakitic ise şu ana kadar Hırvatistan hayal kırıklığı yaratan ismi oldu. Buna rağmen Modric’in saha içi liderliğiyle ve finale kadar geldikleri yolda oynadıkları üç maçta da yaşadıkları üç ayrı hikayeyle finali hak ettiler diyebiliriz. Kızgın(bazı yerlerde de ateşli) Çocuklar olarak nitelendirilen Hırvatistan milli takımının; Luka Modric, Ivan Perisic, Marcelo Brozovic, Ivan Rakitic, Mario Mandzukic gibi takımın yıldız isimlerini yan yana yazdığımızda, kızgın ama yetenekli çocuklardan oluşan bir takım olduğunu söylememiz ve bu jenerasyonun hakkını vermemiz gerekiyor.

Hırvatistan’ın finale çıkmasını nedense Türk spor basını çok büyük bir sürpriz olarak değerlendirdi. Orta sahaları(Modric-Rakitic, Perisic, Brozovic) Real Madrid- Barcelona-Inter’de oynayan, forveti(Mandzukic) de Bayern Münih-Atletico Madrid-Juventus’da oynayan bir takımın dünya kupası finalinde olmasını büyük sürpriz olarak nitelendirmek bir hayli tuhaf bana kalırsa. Genel takım yapısı ve oynadıkları yavaş futbolla belki sürpriz olarak nitelendirmek mümkün. Ancak turnuva başından beri oynadıkları topa sahip olmaya dayalı futbolla Hırvatistan’ın son 4’ü göreceği yada görmesi gerektiği grup aşamasında belli olmuştu.

İşin bir de nüfus boyutu üzerinden okuması var. Efendim neymiş, ‘4 milyonluk Hırvatistan finalde, 80 milyonluk Türkiye elemeleri geçemiyor’ şeklinde yapılan ve sosyal medya tabiriyle ‘boş yapma’ olarak nitelendirdiğim bu eleştirilerle, bu zihniyetle; sadece sporda değil, diğer alanlarda da gündelik, tesadüfi başarılara dayalı ve istikrardan uzak bir geleceğimiz olacağını düşünmek zor olmasa gerek.

Finale gelelim ve yazıyı noktalayalım artık. Fransa yine rakibine göre şekillendirdiği ve kendisini finale taşıyan pragmatik anlayışıyla sahada yer alacağını ve Hırvatistan’ın da topa sahip olmaya çabalayacağını düşünüyorum. Ancak Pogba-Matuidi-Kante orta sahasının, fiziksel olarak Modric’li Hırvat orta sahasına kuracağı üstünlük maçın belirleyici noktası olacaktır. Gönlüm Hırvatistan’dan olmakla, Fransa’nın %60’la mutlu sona daha yakın olduğunu düşünüyorum. Ancak olası bir Hırvatistan zaferinin de Türk spor medyasının belirttiği gibi büyük bir sürpriz olmayacağını düşünüyorum.

Anıl Yazar

Üniversite'ye kadar lisanslı olarak basketbol oynayan ve 2008'den itibaren internet sitelerinde editör ve yazarlık yapmaya başlayan Anıl Yazar, Hürriyet gazetesi ve Nesine.com'da kadrolu olarak çalıştı. Londra'da, BBC Türkçe Servisinde de staj yapan ve burada BBC'nin eğitimlerine katılan Yazar, Serinletici'de spor içerikli yazılarının yanında gazetecilik başta olmak üzere hayatın diğer alanlarına dokunan yazılar yazıyor. Halen internet spor medyasında aktif olarak çalışan Yazar, Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü mezunudur. Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde yüksek lisans eğitimini devam ettiren Anıl Yazar, futbol, basketbol ve Formula 1’le ilgili yazılar yazması sebebiyle takipçisi olduğu bu konuların dışında bir tarih meraklısı ve farklı ülkeleri, kültürleri keşfetmeyi seven bir gezgindir.

You may also like...