Kendinde Değil Gibisin – Aylin Sökmen

Share

Romanın kahramanı üniversitede akademisyen olan Metin. Metin, takıntılı bir karekter. Belki de takıntılı demek çok azını ifade edecek onun için. Çünkü onun düşüncelerini okurken, bir yerden sonra, bu kadarını da aklından geçiremezsin, deme ihtimaliniz yüksek. Sivrisinek ısırığından dolayı öleceğini düşünen, kadın çantalarına kafayı takmış biri o. Bu kitapta onun yaşamına konuk olacaksınız. Metin, edebiyat profesörü olduğu için kurmaca ve gerçeklik ona göre her yerde olabilir.

Kurmaca ve gerçekliğin içinde sürükelenen bir roman okuyacaksınız. Bu sürüklenmeye Metin ile dahil olup bir yerden sonra ipler elinizde kopacak. Tamam, her şeyi rayına oturdu, derken aslında olayların sandığım gibi gelişmediğinin şokunu yaşadım kitabın sonlarında. İşte beni etkileyen kısım burasıydı, beni şaşırtması. Hayat da böyle değil midir? Biz ne düşürsek, ne yaparsak yapalım, bazen bilmediğimiz bir şekle giriyor. Bu kitabı okurken de bunları hissettim.

“”Peki o zaman…” dedim. “Bir yazarın yazdıklarının ne kadarı kendi yaşamından, ne kadarı çevresinden ya da hayal gücü, merak eder misin?”
“Yoo.”
“Allah Allah. Neden?”
Aslında merak ediyorum ama kurcalamıyorum pek. Tahminlerim bana ait oluyor, yazarı bağlamaz. Hem bunu düşünmeyince romanlar hayattan daha gerçek oluyor.””

Yazarın kalemini beğendim. Özellikle beni şoka sokması hoşuma gitti. Bir karakterin düşüncelerini bu kadar derinlemesine düşünüp yazmak kolay bir iş değil. Metin’in kendi düşüncelerini de irdelemesi, aslında farkında olup yine de tekrardan düşünmesini, kendini bilmesini ilmek ilmek işlemiş. Sanki okuyucuya da kendi düşüncelerini sorgulatmak istemiş. “Hayatın ne kadarı gerçek, ne kadarı kurmaca?” sorusunu yöneltmiş onlara.

Aslında insanların görünüşlerine bakarak ne düşündüğünü bilemeyeceğimizi çok iyi anlatmış. Kurmaca ve gerçekliği irdelerken kendinizi bir anda başka bir yönde buluyorsunuz. Neden-sonuç ilişkisine odaklanırken bu durumun kişinin kendisine özgü cevaplarına doğru bir yolculuğa başlıyorsunuz.

Bazen yargıladığımız ya da bilmediğimiz bir şeyler hakkındaki kesin yargıların anlamsızlığına doğru bir keşif.. Uzun yıllardır birisini tanısak da bazen tam olarak tanımadığımızı, bir insanı ancak onun kendisini gösterdiği kadar tanıdığımızı yeniden görüyoruz bu kitapta.

Sizi düşündüren ve sorgulatan kitaplardan hoşlanıyorsanız bence bu kitaba bakabilirsiniz.

“İnsan ne kadar okusa da, ne kadar yaşlansa da içindeki çocuk öyle kolay kolay ölmüyor.”

“Aynı kitabı okuyanların ruhları, tıpkı aynı rüyayı gören insanlar kadar yakınlaşırdı birbirine.”

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...