Serinletici Sinema Kulübü: La Tortue Rouge

Share

Bol kaldırım taşlı, sonsuz gökdelenli, bol teknolojili 21. yüzyıl insanını; muhteşemliğin ve hiçliğin ortasında ıssız bir adaya davet ediyoruz. Serinletici Sinema Kulübü’nde haftanın filmi ‘La Tortue Rouge’, sıkıcı apartman yığınları içinde kaybolan bizler için tam anlamıyla doğayı tanımak üzerine harika bir hikâye…

Issız ada…
Denizde korkunç bir fırtınaya yakalanan bir adam, azgın dalgalarla olan mücadelesinin ardından kendini ıssız bir adada bulmuştu. Nasıl ya da neden bu adada olduğu önemli değildi. Önemli olan artık doğayla baş başa kalmış olmasıydı. Issız adada yaşama tutunmaya çalışan biriydi. Adı yoktu, önemli de değildi. Doğa ana ile insanlığın birbirine duyduğu özlemdi belki de bu adamı kimselerin bulunmadığı bu adaya düşüren…

tortue-rouge1

Yolculuk başladı.
Ne var ki kahramanımız ıssız adadan kaçmayı kafasına koymuştu. Tehlikeleri göze alacak ama yine de bu adada bir başına çürüyüp gitmeyecekti. Ne yapıp edip bu adadan ayrılmanın bir yolunu bulacaktı. İşe bir sal yapmakla başladı. Yorulunca yattı uyudu, hayalleri rüyalarına karıştı. Sonra uyandı, sal yapmaya devam etti. Nihayet bittiğinde bu adadan kurtulacaktı. Ve sonunda o gün geldiğinde salına atladı ve yolculuğa başladı.

theredturtle1

Vazgeçti…
Macerası salın parçalanmasıyla son buldu. Pes etmedi. Tekrar sal yaptı. Yine dalgalara karşı savaş açtı. Fakat salı yine parçalandı. İlginç olan sal parçalanmadan önce gelen sesti. Yaptığı tüm yolculuklar, göremediği bir yaratık tarafından engelleniyordu. Ama bunu düşünecek halde değildi. İkinci başarısızlığı, onu umutsuzluğa sürükledi. Ve ne yazık ki vazgeçti. Sal yapmaktan da yaşamaktan da…

theredturtle_2

‘Hayâl kırıklıkları’
Günler sonra tekrar mücadele edecek gücü kendinde buldu . Zor oldu ama tekrar ayağa kalktı. Yeni bir sal yaptı. Bitkindi fakat eskisinden çok daha hırçındı. Tekrar yolculuk başladı. Sonra yine aynı sesi duydu. Sal parçalanmadan önceki sesi. Ve hemen ardından kırmızı kaplumbağa göründü. Kaplumbağa salı yıktı geçti. Geriye hayal kırıklıkları ve sal parçaları kaldı.

La-tortue-rouge-3

Kırmızı kaplumbağa…
Kızgın bir şekilde kıyıya yüzdü. Arkasından kırmızı kaplumbağanın geldiğini fark etmemişti. Dönüp baktığında hayal kırıklığının neden olduğu hislere engel olamadı. Eline sopayı aldığı gibi kırmızı kaplumbağaya vurmaya başladı. Taa ki kaplumbağa hareketsiz bir şekilde yerde yatana kadar… İlk başta bunu önemsemedi. Ama aradan zaman geçince ne yaptığının farkına vardı. Yaptığı şeyi geri alamazdı ama içinde onun yaşadığına dair bir umudu vardı.

148056847121480568463112939645

‘Doğanın mucizesi’
Umudun yerini gün geçtikçe umutsuzluk alıyordu. Sonra bir gün hayatta başına gelebilecek en ilginç olayla karşılaştı: Bir mucize olmuştu. Kırmızı kaplumbağa, kırmızı saçlı bir kadına dönüşmüştü. Başta hayal gördüğümü sanmıştı ama gerçekti. Onu hayata döndürmek için elinden geleni yaptı, günlerce gecelerce bekledi. Taa ki yağan yağmur damlaları ona taze bir hayat getirene dek… Doğa ana, bu yalnız adamın tek başına yitip gitmesine müsaade etmemişti. Çünkü kudretli doğa, tüm yaraları sarmak için vardı. Birlikte yaralarını sardılar. Birbirlerini sevdiler, hissettiler.

MV5BODA3YjViOTMtZDc3NC00OTNiLWEyYzktZTFiNWU2ZGQyMTRmXkEyXkFqcGdeQXVyNjAwNTYwNDg@._V1_SX1777_CR001777962_AL_

Eğer izin verirseniz, doğa sizin de yaralarınızı sarabilir. Ve belki biz de yaptığımız her şey için doğa anadan özür dileyebilir ve ikinci bir şans isteyebiliriz.

Yaklaşık bir buçuk saat boyunca izleyeceğiniz ve yaşayacağınız bu hikâyede diyaloglar yok. Ağustos böceklerini dinliyoruz. Ağaçları, martıları ve dalgaları… Hepsi ama hepsi bize bir şeyler anlatıyor. Uzun zamandır doğaya kulak vermedik. Şimdi onu dinleme zamanı…

ddd

Fragman:

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...