Prenses’e Mektuplar (1917-1922) – Marcel Proust

Share

Proust’u anlamak için önce onun mektuplarını okumak istedim. Bana mektupların içinde seslenmesini, ben böyle biriyim beni mektuplarımın içinden anla bakalım beni anlayacak mısın? demesini istedim. Ve mektupların içinden onu bulmak istedim.

Proust, bir çok kişinin hayatını değiştiren bu yazar bende ne etki bıraktı diye soracaksanız sadece mektuplarında bile kelimeleri inci dizer gibi dizmesine bayıldım. Duygularını anlatırken sanki yazması gerektiğini hani yazmasa o olamayacağını bilerek yazmış Prenses Soutzo’ya mektuplarını. Bir de çok hassas duyarlı biri olduğunu anladım. Sevdiklerine zarar gelmesinden korkan biri. Hatta bazı satırlarda ince ayrıntılara dikkat eden biri olduğunu anladım. Belki de bu yüzden betimlemeleri ustalıkla okuyucusuna aktarabilmiştir.

Bir de okuduğumda fark ettiğim şey yorgun olduğu. Bu yorgunluk bedenine ruhsal olarak işliyor. Yataktan kalkmak istemiyor ve yorgunluğun ruhunu işgal etmesini istiyor gibi geldi bana. Yorgulukla acı çekmek istiyor sanki kendini acının içine atmak istiyor.

Bu mektuplar 1917-1922 arasında yazıldığı için Proust’un yaşadığı dönemde Birinci Dünya Savaş’ının olması (1914-1918) onu ruhen etkilemiştir. Prenses’e yazdığı mektuplardan birinde:

“Ne yazık ki savaşı o kadar bütünüyle özümsedim ki onu bir kenara ayıramıyorum, bana esinlendirdiği umut ve korkulardan artık bahsedemiyorum, çok derinden hissedilen duygulardan konuşamıyorsunuz, onları kendinizden ayıramıyorsunuz. Savaş benim için (kelimenin felsefi anlamıyla) bir nesneden çok, benimle nesneler arasına giren bir töz. Savaşta görüyorum, Tanrı’da sever gibi. (Başka bir şeyden konuşurken, hatta uyurken hissetmeye devam ettiğiniz o sinir ağrılarını bilirsiniz.) Topa tüfeğe ya da bombardıman uçaklarına gelince, bunları bir an bile düşünmediğimi itiraf edeceğim; ben çok daha az tehlikeli şeylerden korkarım – mesela fareden- ama bombardımanlardan korkmayıp bodrumdaki sığınağın yolunu hala bilmezken (diğer kiracıların bende bağışlamadıkları bir şey), korkuyormuş gibi davranmam yapmacıklık olur.”

“Le Gaulois özellikle bir dükün ölümünden üzüntüye kapılacaktır ama ben herkesin ölümüne ağlıyorum, tanımadığım insanlarınkine bile. Bu savaşın bize kattığı bir duygu, her gün dehşet verici o tedirginliği yaşaya yaşaya, tanımadığımız insanlar için bize acı çektiren duygu.”

Kelimeler onun için hayat gibi hissettirdi bana. Mektuplarından anladığım kadarıyla dakik birisi. Her şey zamanında her şey olması gerektiği gibi olmalı. Belki de Kayıp Zamanın İzinde serisini dakikliği nedeniyle yazmış olabilir. Okusam iyi olacak dediğim bir seri oldu.

Hatta bu kitap sayesinde Proust ile tanışmış oldum ve başlangıç için uygun olduğunu düşünüyorum. Eğer Proust’un kitaplarını okumak istiyorsanız ama hangi kitabından başlayacağınızı bilemiyorsanız onun yazdığı mektupları okuyabilirsiniz.

“İnsanların kimden bahsettiğini bilmek her zaman kolay olmuyor.”

“Doğal olarak ona bu konuda hiçbir şey söylemeyeceğim ama yüzler konuşur.”

“Mutlu dakikaları canlandırma sanatını biliyorum.” Baudelaire

“Galiba bazı duygular -bazı hastalıklar gibi- sonunda bazı taşlara yapışıp kalıyor.”

“Benim görevim onunkine bağlı değil, bunu bil , o isterse görevini yapmasın ama ben benimkini yapmak zorundayım.”

“Hâlâ mümkün olan bir şeyden dakika dakika artık mümkün olmayan bir şeye geçişte, insanın göz yumup kendi eliyle derinleştirdiği bir acı var.”

“O kadar zengin, o kadar incelikli, o kadar derinlikli olmasa da mektupları da konuşmaların benziyor: dallı budaklı çizgisini izlemenin güç olduğu, vakit geç olduğundan ve herkes de uykudan bayıldığından insanların o an artık dikkat etmez olduğu bir konuşma. Son derece büyüleyici sözlerle örüldüğü için, insanların hatırlatmaya cesaret edemediği, tekrar bahsedilecek ya da not edilecek olursa, hala capcanlı yankısını bozmaktan korktuğu bir konuşma.”

Fulden Ufacık

İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi gören Fulden, okuduğu kitaplar ile kitap sevgisi aşılamayı amaçlıyor. Onun istediği hayatınızdaki dertlerden beş dakika bile olsa uzaklaşıp başka dünyalara yelken açmanızı sağlamak.

You may also like...