‘İtiraf edin, siz de Alf’i özlediniz’ yazısını yazarak aslında evrene mesaj göndermişiz, haberimiz yokmuş. O yazıyı kaleme alırken Alf’e dair geçmiş anılarımızdan yola çıktık. Bu anıların yerine yenilerinin gelebileceğini düşünmeden eskileri yad ettik. Şimdi ise Alf’in döneceği haberini aldık ve o heyecanlı günü sabırsızca bekliyoruz.
Bu yazıyı okuyup ‘keşke başka bir şey dileseymişsiniz’ diyenler bile olabilir.
Açıkçası biz dilek hakkımızı başka bir şeyde kullanmak istemiyoruz; ama şayet bir dilek hakkımız daha var ise şunu dileyebiliriz: Lütfen ama lütfen Alf sevdiğimiz şekilde dönsün bizlere. Fazla teknolojik, fazla efektif olan günümüz dizi-film sektörüne inat daha basit olarak görmek isteriz Alf’i. Daha az makyajlı karakterler görmeyi umuyoruz. Yaşlılık izlerinin soft filtre ile yok edilmediği sahneler istiyoruz.
Ve en önemlisi de Alf’in bir ‘restorasyon’ projesine dönüşmemesini temenni ediyoruz. 80’li yıllarda nasıl izleyende hoş bir lezzet bırakıyorsa, yine aynı lezzeti sunmalı. Kahkahalar makine ayarına bağlı olmamalı.
Aynı komikliği, aynı şapşallığı görmek istiyoruz dizide.