Televizyon tarihinin en vasat dönemi

Share

Türk televizyon tarihi en vasat dönemlerinden birini yaşıyor. Son zamanlarda tv ekranlarında sıkça karşılaştığımız ‘magazin yorumculuğu’ ile baş köşeye oturan programlar var.

Daha az ünlü olan ya da popülaritesini kaybetmiş ünlüler bir masanın etrafına toplanıp, daha ünlü olan kişilerin hayatlarını mercek altına alıyorlar. Eleştiriyorlar, hakaret ediyorlar, kendilerince ‘yorum’luyorlar. Ünlü birinin Instagram’dan paylaştığı bir post’u dahi saatlerce inceleyip bilinçaltını, psikolojisini tahlil etmeye kalkıyorlar.

Başkalarının hatalarını öyle bir yerden yere vuruyorlar ki, sanırsınız kendileri hiç hata yapmamış, sütten çıkmış ak kaşıklar. Daha düne kadar adlarını duymadığımız kişiler magazin yorumcusu olarak televizyonda yerlerini alıyor. Çünkü kendileri birer ahlak bekçisi ve 7/24 görev başında olmalılar.

Kameralar karşısına geçip, gerçeğin peşine düştükleri iddiasıyla yorum kültürünü bambaşka bir noktaya taşıyorlar, bir kişi de ‘yahu siz ne yapıyorsunuz’ diye sormuyor. Siz kimsiniz? Bu hayatta ne gibi işler başardınız? Instagram profilinize ‘bilmem ne programı yorumcusu’ yazmak dışında daha ne iş yapıyorsunuz bu hayatta?

Bu soruların hiçbiri sorulmuyor. Muhteşem bir seviyesizlik almış başını gidiyor. Dur diyen yok. Yazık… O kadar aklı başında insan işsiz gezerken, o kadar entelektüel birikime sahip kişi bilgisini paylaşmak için dört gözle beklerken, ‘biz çılgın Türkler’ yine tercihimizi magazin adı altında dedikodu programlarından yana kullanıyoruz.

Tarih bizi affetmeyecek.

Neval Erbak

Kocaeli Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Neval, İletişim Fakültesi radyosunda yayınlanan ‘Dört Köşe’ adlı programıyla, Aydın Doğan Vakfı 23. Genç İletişimciler Yarışması İşitsel Dal/Müzik Programı kategorisinde 1.'lik ödülü kazandı. Neval, Serinletici'de kültür-sanat, yaşam-eğlence üzerine yazılar yazıyor.

You may also like...