Serinletici Sinema Kulübü: The Witches of Eastwick

Cadılar Bayramı için kimler hazır? Ne, yoksa siz hala bayram havasına giremediniz mi? Tabii cadıya her gün bayram düşüncesinde de olabilirsiniz; ki katılmıyor değiliz. Fakat 31 Ekim’in sıradan bir günmüşçesine takvim yapraklarından silinip gitmesine müsaade edemeyiz.

Bu sebeple Serinletici Sinema Kulübü, Cadılar Bayramı için kusursuz bir film seçti. The Witches of Eastwick, Cadılar Bayramı eğlencesini kara komedi eşliğinde sizlere sunacak.

Üç yakın arkadaş…
Alexandra, Sukie ve Jane yalnızlıktan bir hayli sıkılmış üç yakın arkadaştı. Alexandra kocasını çok sevmişti fakat onu erken kaybetmişti. Sukie kocası tarafından terk edilmişti; çok fazla çocukları olduğu gerekçesiyle. Ve son olarak da kocası Jane’den boşanmıştı; çocukları olmaması sebebiyle. Hayatlarında hiçbir şey istedikleri gibi gitmeyen bu üç kadın her perşembe olduğu gibi bir araya geldiler ve bu kez yalnızlıklarının acısını hayallerle bastırmaya karar verdiler.

‘Kahkahalar eşliğinde hayaller’
Peş peşe içilen içkiler sonrasında hayallerini tabii ki de yakışıklı bir kahraman süsleyecekti. Jane, siyah bir ata binmiş bir prens diledi. Alexandra, kasaba dışından gelen gizemli bir yakışıklı diledi. Sukie ise güzel gözleri olan bir sevgili diledi. Ve bu üç kadın kahkahalar eşliğinde bu hayallere kadeh kaldırdılar.

Gizemli adam…
Tabii bir erkeğin onların bütün sorunlarından kurtarmasını beklemiyorlardı. Bu imkansız bir dilek olurdu. Yine de hayatlarında onları özel hissettirecek birine ihtiyaçları vardı. Kasabadaki Lenox Malikanesi’nin satıldığı haberi onları heyecanlandırmakla kalmadı, sahibi üzerine dedikodulara ve düşüncelere daldılar. İlginçtir ki kimsecikler bu gizemli adamın adını hatırlamıyordu. Sonunda ismi ulu orta söylendiğinde, bu üç kadın kendilerini Darly Van Horne’u hayal ederken buldular.

Bir garipliktir ki…
İlginçtir ki Daryl Van Horne kasabada sadece bu üç kadınla ilgileniyordu. Alexandra’nın yaptığı bütün heykelleri satın almıştı, Jane’e okuldaki konserden sonra gösterişli bir alkış gösterisinin ardından çiçek buketi göndermişti ve Sukie’nin çalıştığı gazete ile röportaj yapmayı gazetecinin Sukie olması şartıyla kabul etmişti. Ortada bir gariplik olduğu aşikardı.

Doğru noktaya parmak basmak…
Daryl Van Horne, ilk olarak Alexandra’ya yaklaştı. Onu etkilemeyi istememişti. Doğal olarak etikeleneceğini düşünmüştü. Fakat Alexandra Daryl’ı korkunç, sefil ve centilmenlikten uzak bulmuştu. Fakat Daryl bütün iticiliğine rağmen doğru noktalara parmak basmayı başarmıştı. Ve bu da Alexandra’yı elde etmesini sağlamıştı.

Yol gösterici.
Daryl Van Horne, ikinci olarak Jane’i seçmişti. Jane’i etkisi altına alması da uzun sürmemişti. Kaba bir şekilde dile getirdiği doğrular, müzik tutkuları ve iltifatlar sayesinde Jane bu adamın kendi kafasının içine girdiğini anlayamamıştı. Fakat kendinden ve müziğinden şüphe duyduğu anda Daryl Van Horne ona yol gösterici olmuştu. Ve Jane hem hayatta hem de müzikte tutkusunu serbest bırakmasının zamanı geldiğine karar vermişti.

Tuzağa düşmeye meyilli…
Ve en sona Sukie kalmıştı. Sukie arkadaşlarının düştüğü tuzağa düşmeye meyilliydi. Kimin kimi baştan çıkardığı belli değildi. Önemli olan Sukie’nin de Daryl’ın da buna ortak olmasıydı. Doğa buydu ve doğal olan buydu. Dünya garip bir yerdi, o halde neden garip davranmasınlardı ki?

Zevk. Gösteriş. Arsızlık.
Ve bu üç kadın kendilerini hem cezbeden hem de baştan çıkaran bu adamın sevgilisi oluvermişlerdi. Hayatlarının acınası halde olduğunu düşünen bu üç kadın birden bire zevk, gösteriş ve arsızlıkla kuşatılmışlardı. Kural yoktu, yasak yoktu, sadece baştan çıkarıcı bir yaşam vardı karşılarında.

Dizginlenen arzular…
Fakat kendilerini bu denli özgür hissetmeleri kasaba halkı için pek de takdir edilecek bir durum değildi. Onlara göre bu durum ahlaksızlıktı, pervasızlıktı, düşüncesi bile günahtı. Önceleri bunu umursamayan Alexandra, Jane ve Sukie, çok geçmeden bu işte bir terslik olduğunun farkına vardılar. Arzularını kamçılamaktansa dizginlemeye karar verdiler.

Kimse Daryl Van Horne’a karşı koyamazdı!
Üç güzel kadının ondan uzak durmaları, Daryl’ı mahvetmişti. O mahvolduysa bu üç kadın da mahvolmalıydı. İlk olarak korkularını hedef aldı. Hepsini en zayıf noktasından vurmalıydı. Kimse Daryl Van Horne’a karşı koyamazdı; karşı koymaya çalışanlar ise cezalandırılırdı. Kimse Daryl’ı dışlayamazdı.

‘Şiirsel adalet’
Alexandra, Sukie ve Jane, Daryl’ın başlarına açtığı belaları bertaraf etmek için büyüye başvurdular. Bir şeytanla ancak şeytana uyarak baş edilebilirdi ne de olsa. Daryl’ın başına gelecek felaket de şiirsel adaletten ibaretti.

İyi seyirler…

Serinletici Sinema Kulübü puanı: